1980’li yıllarda GİZLİLİK çok önemliydi. Öyle ki, kendi yazdığım rapor bile benden saklanıyordu. Maalesef şimdilerde bile, telefonda yaptığı teklifin içeriğini yazılı göndermekten kaçan kurumlar var.
😛
Bugünlerde çoğunlukla sosyal mecralar sayesinde, bir dönemlerin gizli-kapaklı işeri artık alenileşiyor. Belki de bu nedenle yükselen tüketici beklentilerinden biri de ŞEFFAFLIK olmaya başladı.
- Şeffaflık konuşulduğunda ilk olarak aklıma “şerefli mağlubiyetler” gelir. Yabancı sahalardaki maçlara az sayıda seyirci gittiğinden ve onların da toplum ile etkileşimi sınırlı olduğundan gazeteciler ve sporcular anlaşırlar, sonuça kaybettiğimiz bütün maçlarda ne güzel oynadığımızdan bahsederlerdi. İletişim ve etkileşim artınca, gerçekleri öğrendik.
Günlük yaşamımızda, şeffaflık izlerini görmeye başladık. Bazı lokantalar, mutfaklarıyla oturulan yer arasına cam koyuldular ve yemek yapma sürecini sergilenmeye başladılar.
Migros, sebze- meyve etiketlerinde bilgilendirmeyi arttırdı.

Avruda’da birçok belediye, kişiye özgü olmayan yöresel bilgileri (trafik, enerji tüketimi, kanalizasyon kullanımı, çöp toplanması, vb.) paylaştı ve çözüm üreten girişimcilerle birlikte çalışmaya başladı. Hani akıllı şehir dediğimiz projeler var ya… Onlar öncelikle akıllı belediyecilerin bazı bilgileri şeffaflaştırması sayesinde gelişiyor. Herşeyi belediyeler yapmıyor, doğru iş ortaklarıyla çalışmayı beceriyorlar.
😉
Belli bir dönem boyunca GİZLİ sanılan konular bile, bir süre sonra açıklanmaya başladığından kurumlar “şirket sırrı” olması gerekmeyen konuları daha fazla alenileştiriyorlar. Aksi takdirde resmi veya özel kurumların bazı ÇOK GİZLİ bilgileri zaten bir yerlerde sızıntı yapıyor.
Dijital Dönüşüm dersimizin ödevlerinden biri, bu konuya ayrılmıştır. Gruplar, dijital dönüşüm için seçtikleri sektörde şeffaflık uygulamasının nasıl olabileceğini yazarlar.
Bu ödevlerden biri, bende unutulmaz bir anı olarak kalacak.
”
Yazarkasa sektörü için şeffaflık örneği:
Fiş/fatura/E-fatura üzerinde zaten satın alınan ürünün fiyatı ve KDV oranı basılıyor. Bu fiyatlar dışında fiş/fatura üzerinde
- Ürünün mağza alış fiyatı: Yani tek bir ürünün işletme için alış fiyatı.
- Ürünün lojistik fiyatı: Yani tek bir ürünün işletme için lojistik maliyeti.
- Mağzacılık giderleri: Yani o ürünün satışı için mağzanın ödediği kira, çalışan,elektrik vs. gibi işletme giderlerine olan maliyeti.
Bilgilerinin de bastırılması sağlanabilir. Ben buna benzer bir uygulamayı Migros maketler zincirinin sebze meyve reyonunda görmekteyim. Örneğin reyon üzerindeki 6.99TL lik domatesin etiketi aşağıdakine benzer bir şekilde bastırılmış:
Salkım Domates: 6.99TL/kg
Alış yeri: Edirne
Alış fiyatı: 2.27TL/kg
Lojistik gideri: 0.45TL/kg
Mağaza giderleri: 0.68TL/kg
”
- Dilbilgisi ve imla düzeltmelerini yapmadan aynen aldım.
Bu ödevi okuyunca “Verdiğin şeffaflık örneği, sene başında seçtiğin sektör olan ödeme sistemleri firması için değil, sanki gıda perakendecisi için daha uygun gibi görünüyor” diye yorumladım. Ayrıca “ödeme sistemleri bir sektördür, ancak yazar kasa sektör değil araçtır” diye geri bildirimde bulundum.
Aynı ödev sadece sektör değişikliği yapılarak “Ilk ödevde seçtiğim sektör “Ödeme Sistemleri-Yazarkasa” sektörüydü. Yazarkasanın sektör değil bir ürün olduğunu konusundaki düzeltmeniz sonrasında bunu “Perakende Sektörü” olarak düzeltiyorum” denilerek iletildi.
- Aynı ödevin bu şekilde iletilmesini ilginç buldum. O ayrı. Bir de şu var. “Mevcut bir uygulamayı aynen aktarmayın, daha iyisinin nasıl olabileceğini düşünün” diye her hafta hatırlatıyorum. Bari bir ekleme yapılsaydı.
😛
Şeffaflık deyince, “Gerçekten ne kadar şeffaf olunmasını istiyoruz?” sorusunu da kendimize sormamız gerek.
Ömer Seyfettin’in “Yüksek Ökçeler” isimli hikayesinde, zengin bir hanımefendinin, bir süre sonra kendi konağındaki her şeyi görüp duymaktan rahatsız olduğu ve gerçeklerle daha az yüzleşmeyi tercih ettiği anlatılır.
The Circle filminde, aşırı şeffaflığın insanlığımızı elimizden alması noktasına gelebileceği anlatılıyor.
“Ben, ben, ben” ile herşeyi paylaşmanın boyutlarını zorlayan nesil, bir süre sonra bundan rahatsız olacak.
🙂
Şeffaflık konusundaki tartışmaların eğitim ile aynı çerçevede olduğunu gözlemliyorum. Herkes, kendisinden başka herkesin şeffaf olmasını bekliyor sanki. (Tıpkı herkesin kolayca yüksek not alması ama kendisinden başka herkesin iyi eğitim almasını istemesi gibi)
😉
Siz kendinize şunu sorun. Bir sektörde şeffaflık gerçekten ne konuda olmalı?
Örneğin sebze – meyve satın aldığınız perakendecinin, akşam yemeğinizi yediğiniz lokanta veya kebapçının ne kadar kâr ettiği mi önemli yoksa kimyasal gübre veya GDO’lu ürün kullanılıp kullanılmadığı mı? Yemeğin hazırlanma koşullarındaki sağlıklı süreçler mi? Üretimden dükkana gelene kadar ki soğuk zincir mi?
Gerek sektörünüzü şeffaflaştırırken, gerekse (MBA katılımcıları için) ödevi hazırlarken bunu düşünün.
.