"sonuç" etiketli yazılar:

04 Mart 2013 Pazartesi

Akademik Bağnazlık

Soljenitsin’in sözünü daha önce yazmıştım: İdeoloji her cürümü haklı kılar.

Birçok yazıda [1] , [2] , [3]  örneklerini sıraladım.

🙁

En tehlikelisi kendisini bilimsel veya akademik olarak sıfatlayanlarda oluşur. Önce kendilerince sebep – sonuç ilişkileri oluştururlar, Sonra da cümleler arasına kendilerince bilimsel kelimeler koyarlar. İlk bakışta doğru görünen cümleler ard arda sıralanır.

Sonra da ahkam keserler. Sorgulama ve tartışmaya tümden kapalıdırlar. Yanlış olduklarını kabul etmezler.

Araştırma metodları dersinde, bu gibi kendinden çıkan fikirleri dayanak yapıp yine kendi kuramlarını oluşturanlar için “Kendilerini ayaklarının altından tutup kaldıranlar” denilmişti.

😉

Öğrencisi iseniz, dinlemek zorundasınız. Biraz cesursanız, tartışmaya da çalışırsınız.

Öğrencisi değilseniz, bunlarla muhatap olmak bile zaman kaybıdır.

😛

05 Şubat 2012 Pazar

Süreç, keyif ve TEDxRESET

2 Şubat 2012 tarihli TEDxRESET‘teki konuşmacıların büyük kısmı sadece sonuca odaklananların mutsuzluğundan bahsetti. Sürece odaklanılmasını önerdi.

Sayın Fatoş Karahasan yabancı konuşmacıların söylediklerinin özetini yayınlamış.

Ben demiştim” diyeceğim.  Aklın yolu bir.

Sürecin keyfini çıkarın.

😀

Bu vesileyle, başta Ali Üstündağ olmak üzere, tüm konuşmacılara ve düzenleyenlere teşekkür ederim.

🙂

 

14 Şubat 2011 Pazartesi

Onayım olmadan asla

Patron “Benim onayım olmadan hiç kimse şirket dışı şahıslarla maddi alışverişte ve taahhütte bulunmayacaktır” diye talimat veriyor.

CEO (Osman A. Ataç hocam) bu talimatı hemen geri almasını patrona söylüyor. Ama patron ısrarlı… (Zaten patron olunca, sorgulamadan karar vermek adettir.)

🙂

Düzen değişiyor.

  • Postacı iadeli tahhütlü bir mektupla geliyor. Alındı imzası mı lazım. Patrona gönderiyorlar.
  • Ofise temizlik malzemesi alınacak. Onay için patrona yazıyorlar.
  • Müşteri görüşmeleri kesiliyor. Ne de olsa her müşteri konuşması akçeli konulara dayanır.

O yıllarda e-posta da yok. Herşey birkaç kopya olarak yazılıp patrona sunuluyor.  Ondan yazılı – imzalı onay gelene kadar kimse kılını kıpırdatmıyor. Bütün işler aksıyor.

Patron yine şikayetçi. “Ne oluyor bu şirkette” diye köpürüyor. Yayınladığı talimatın “ne anlama geldiğini” hatırlatıyorlar. Talimat geri alınıyor.

😉

İşte bir girişimci davranışı örneği daha… “Ankara’ya parasız gelmiştim, koskoca bir holding kurdum. En iyi ben bilirim” tarzı… Uyarıldığı zaman anlamamak, sınama – yanılma ile öğrenmek…

Bende çoook girişimci öyküsü var.

😀