Sahada belli olur
Basketbol ile 11 yaşımda tanıştım. O zamandan beri aşırı bir düşkünlüğüm var. Sokak arasındaki potaya topu zor bela atan çocuklar bile olsa, durup biraz izlerim.
😛
Çeşitli anılar biriktirdim bunca yıl boyunca…
20’li yaşlarımdaydım. Tatil köyünde basketbol maçında, 30’lu yaşlarında bir ağabeye faul yaptılar. Ağabey düştü ve dizi kanadı. Kalktı. Sakin ama öfkesini belli eden bir ses tonu ile “Mutlu oldun mu şimdi?” dedi faul yapan arkadaşa… “Şurada 1 haftalık bir tatilim var. Senin yüzünden berbat oldu. Bir tane sayı için değer mi sence?…” Bu anı hep gözlerimin önünde kaldı.
30’uma gelmek üzereydim. Mahallede bir saha var. Akşamları iş çıkışında üstümü değişip sahaya gidiyorum. Hava kararana kadar basketbol oynuyoruz. Bir akşamüstü, okuldan tanıdığım bazı arkadaşlar da geldiler. İçlerinden 2’si, Genç Milli olmuş bir zamanlar. Mahallede, hergün oynadığımız arkadaşlar maç yapmak istemediler. “Mağlubiyet garanti” diyerek. Önemli olanın oynamak olduğunu anlatamadım. Onlar seyretti
😉
Zaman içinde insanların oyun içindeki davranışlarına bakarak kişiliklerini yorumlamayı (kısmen de olsa) öğrendim. Basit bir maçı kaybetmemek için başkasını sakatlamayı göze alanlar, kazanmak için her şeyi geçerli zannedenler, hayatı kazanmaktan ibaret sananlar, ekip arkadaşlarını sürekli azarlayanlar… Diğer yandan oyunu hep daha iyi oynamaya çalışanlar, başkalarını yüreklendirenler, kötü oyunculara da pas verenler…
Sahada başka, iş hayatında başka olanlar da görürüm. Ama ben sahaya inanırım.
😀