"torpil" etiketli yazılar:

09 Mayıs 2009 Cumartesi

"Soyadı benzerliği" değil

Bu yazı, internet öncesinde de defalarca gelmişti bana. Şimdi internet sayesinde yılda 3 – 4 kez geliyor. Dayanamadım, tüm metni buraya aldım.

Torpil Nasıl Yapılır ?

Yıl 1934, o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus’tadır. Bakan ise Niğde’li Abidin ÖZMEN’dir. Bakan, makamında çalışmaktadır. Kapı çalınır. Bakanın gür sesi:

“Giriniz!” Atatürk’ün yaverlerinden biri, yanında iki çocukla makama girerler. Konuklara yer gösterir ve zarfı açar. Atatürk’ten gelen bir mektuptur bu:

“Bay Abidin ÖZMEN, Milli Eğitim Bakanı…”

Abidin ÖZMEN zarfı özenle açar ve mektubu dikkatle okur:

“Yaver Bey’le, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları, uygun göreceğiniz,bir liseye (parasız yatılı olarak) kaydını yaptırın…”

Bu, Atatürk’ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir. Bakan ÖZMEN, Orta Öğretim Genel Müdürünü çağırtır ve şu direktifi verir:

“Yaver Bey’in yanındaki bu iki çocuğun evrakını alınız ve bu çocukların Haydarpaşa Lisesi’ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatılı makbuzlarının veli ve ödeyen hanesine Atatürk’ün ismini yazdırarak bana getiriniz.” der.

Bakanın emri yerine getirilmiştir. Abidin ÖZMEN de kısa bir mektup yazarak Yaver Bey’le Atatürk’e yollar.

Mektubun içeriği şöyle:

Muhterem Atatürk,

Yaver Bey’le göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi biri bulunduğu için; bu çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi.

Bu nedenle her iki çocuğunda emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi’ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ekte takdim ediyorum…

Atatürk bu mektup üzerine, devrin Başbakanı İsmet İnönü’ye telefon ederek:

“Bak senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı.” diyerek olayı anlatmış.

İnönü, Bakan adına özür dilemiş. Atatürk:

“Yok! demiş özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse.”

  • Tarihi değeri olan ve hiçbir yerde yayımlanmayan bu anının unutulup gitmesine gönlü razı olmayan bakanın yeğeni yüksek mimar H. Rahmi ÖZMEN, 15.08.1985 günü bu mektubu gazeteci yazar Vahap Okay‘a iletir. O da 15.09.1985’te gazetesinde yayımlar.

İşte devlet böyle kurulur, devlet böyle adamlarla yönetilir…

Mustafa Kemal’in Bakanları böyleydi. Ya şimdi?

???

Tekrarlıyorum, “soyadı benzerliği” değil

😛

31 Mart 2009 Salı

Niyet farklı olunca

Fundamental günlerim… Pazarlama bölümü güçlü torpili olanlarla dolu… Elemanlarla bir türlü birlikte çalışamıyoruz.

Genel Müdür de sıkıntı çekiyor. Benim yüzümden ayda 2 – 3 kere azarlanıyor, fırça yiyor. Beni de anlıyor. Rica etti: “Koca bir kayayı birden itmeye kalkarsan, belin ağrır, kendine zarar verirsin… ama kaya hareket bile etmez.” Yapmam gereken zor değil aslında… Bir anket hazırlamak… Sonra da onlarla konuşmak…

“Nasıl bir patron istersiniz?” diye sordum. Başbaşa verdiler. Yazdılar.

Yanıtları okuduğumda şaşırdım. Baba – ağabey – sevgili arası bir patron istiyorlar. Sonra konuştuk.

“Hatalara hiç kızılmayacak… Her zaman onların genç ve tecrübesiz (2 yılı doldurmuşlardı) oldukları düşünülerek yaklaşılacak… Yanlış yaptıklarında, (1) onlar bana ne düşündüklerini anlatacaklar. Kızmadan (2) dinleyeceğim. (3) Neden bunun yanlış olduğunu anlatacağım. Sonra da, (4) doğrusunun ne olduğu söyleyeceğim, bir de (5) neden bunun doğru olduğunu açıklayacağım…”

“Sizi dinledikten sonra, doğrusu şudur desem, benim söylediğim ile sizin yaptığınız arasındaki farkları kendiniz bulmaya çalışsanız, böylece bahsettiğiniz beş aşamalı eğitimi 3 aşamaya indirsek olmaz mı?”

“Olmaz” dediler… Torpil de kocaman… Israr etmedim elbette 😛

Neden böyle yaptıklarını düşündüm sadece… Torpille girdikleri işyerinde geçirdikleri süre, tecrübe edinmek için değil de ondan…

🙂

15 Şubat 2009 Pazar

Temel bilgiler

Geçen yazıdaki Funda-Mental hatayı okuyunca Handem sormuş “torpili yapan kişiye de hayret ile bakıyorum açıkcası… böylesi bir durumda kimin arkası korunabilir ki?”

Bu sefer bir “Pazar Yazısı” olsun. Biraz gülümseme sunmaya çalışayım. Funda-mental‘lara devam…

Aracın fiyatı 25,000 TL. Müşteri demiş ki: “Ayda 2,000 TL’den çok vermem, 12 aydan fazla ödeme yapmam.” Bizimki bu bilgileri finansal hesap makinesine girmiş. “SONUÇ YOK” yazıyor o küçük ekranda… O dönemde fon maliyeti ayda %6’lar civarında…

– Makine bozuk galiba… Birkaç kere denedin. Hep sonuçsuz… Ne yapmalıyım” diye sordu.

– Önce aritmetik öğrenmelisin.” diye yanıtladım.

– Nasıl?..”

– 2,000 çarpı 12 yapınca 24,000 eder. Aracın değeri ne? 25,000. Yani, fonlama maliyetini bırak, müşteri bize aracın normal parasını bile ödemiyor. Bunu anlamak için finansal matematik değil, temel aritmetik bilmek yeterli. İlkokul 4 düzeyi bile idare eder…”

Yeğenini aşağıladığım için, Büyük Torpil Dayı yine Genel Müdürü arayıp… Fırça

Not: fundamentals = temel bilgiler.

🙂