Basamaklar mı, Hedef mi?
Dün başladığım MESS’in “Sanayi ve işgücünde dijital dönüşüm” temalı “Üretimin Geleceği Zirvesi”ndeki konuşmalar konusunda yorumlarıma devam ediyorum.
Dün aynı fikirde olduğum bazı cümleleri cımbızlıyarak ideal süreçlerin hedeflenmesi konusunda yazmıştım. Bugün hiç katılmadığım bir konuşmayı aktaracağım.
Siemens İcra Kurulu Üyesi Ali Rıza Ersoy konuşmasının bir yerinde “Merak edilen bir diğer önemli konu “Ben kendi işletmemde ne yapacağım da 4.0 yolculuğuna devam edeceğim?” sorusunun cevabı… Öncelikle 3.0 yolculuğu tamamlanmadan 4.0 yolculuğuna çıkmanın bir anlamı yok. 3.0’ı tamamlayıp, 4.0’ın gerektirdiği teknolojileri kendi işletmenizde uyguladığınız oranda 4.0’a yaklaşırsınız. 3.0’dan 4.0’a dönüşümde Almanya kendisine 20 yıl biçtiğine göre, bizim de tahminen 30 yıl biçmemiz gerekecek” demiş.
Eğer yönetimin ve çalışanların düşünce yapısının 3.0’ı anlaması ve sonra 4.0’ı hedeflemesi kasdedilseydi, “aynı fikirdeyim” derdim. Ama alıntıları okuduğum dergiden anladığım, “bizzat teknolojilerin uyarlanması” söz konusu olunca… kesinlikle tam tersinin doğru olduğunu düşünüyorum.
Öylesine ki, Ege Cansen’in 19 Mayıs 2016 tarihinde Sözcü’de yayınladığı “4.o Dördüncü Sanayi Devrimi” başlıklı yazısındaki bir cümle var…
Siemens İcra Kurulu Üyesi Ali Rıza Ersoy’un konuşmasının, Ege Cansen’in (pek de katılmadığım) “Dördüncü Sanayi Devrimi … Alman bilişim şirketlerinin … daha pahalı yazılım ve donanım satmak için bulduğu bir “pazarlama-reklam” sloganıdır” cümlesini haklı çıkaracak bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum.
🙁
Örnekleyelim:
“Mobil telefon imal etmeyi” düşünüyorsunuz. Size “Önce ankesörlü telefon ile başla. Sonra tuğla büyüklüğünde olan taşınabilir telefonları üret. Sonra akıllı telefonlara geçebilirsin” deseler…
Dünya şoförsüz araba konuşurken, üretseniz de satılmayacak geleneksel arabaları üreterek işe başlamanız söylense…
Arabaları geçelim. Ağır iş makinelerinin bile bağlantılı (connected) olduğu dünyada “siz önce eski model bir traktör üretin” deseler…
Aklıma yıllar önceki şu “farklı bir otomasyon uygulaması” geliyor.
- Siemens İcra Kurulu Üyesi Ali Rıza Ersoy’un böyle düşünmediğini ve İŞVEREN dergisinin uzun bir konuşmayı özetlemesi nedeniyle şahsen yanlış çıkarımlar yaptığımı düşünmek istiyorum.
Ben ısrarla, “İdeal durumu hedefleyin ve oraya doğrudan ulaşmaya çalışın” diyorum. (Gerekçeleri [1] , [2] , [3] yazılarında)
Biliyorum hiç kolay değil.
- Araştırma yapacaksınız. Başkaları değil, bizzat siz yapacaksınız. Dünyadaki en iyiyi inceleyeceksiniz. O “en iyi” denilenin eksik olduğu yönleri bulup, onu da aşacak bir süreç tasarlayacaksınız.
- Sürekli gelişmeyi hedefleyeceksiniz. Şikayetleri bile “mükemmelleşmek için fırsat” diye niteleyeceksiniz. Yanlışı müşteride değil kendinizde arayacaksınız.
- Müşteri deneyimini anlayacaksınız. Hem verilerle yaşamayı öğreneceksiniz, hem de verilerin yetersiz olduğunu bileceksiniz. Verileri anlamlandırarak müşteri deneyimini “ne yapılıyor ve nasıl yapılıyor” ötesinde NEDEN öyle yapılıyor noktasına kadar anlayacaksınız.
- Başka kurumlarla iş birlikleri oluşturacaksınız. Onlarla birlikte şeffaf bir bilgi akışı oluşturacaksınız.
- Siloları yıkacaksınız. Birlikte çalışmayı öğreneceksiniz.
- Personel idaresi değil yetenek yönetimi yapacaksınız. Bunca yıldır bildiğiniz “Gideni işe geri almam” kuralını yıkacaksınız.
- Ayrı kanal stratejileri uygulamayacaksınız. Müşteri deneyimine dayalı bütünleşik iletişim stratejisini tüm kanallara yayacaksınız.
- Ve buraya yazmadığım daha birçok değişiklik…
Bunları yaparak ideal’i tasarlayabilirsiniz. Ya da “Almanya 20 yıl dediğine göre, bizim 30 yılımız var” dersiniz.
😮
Benim fikrimi sorarsanız… Endüstri 4.0 ile Dijital Dönüşüm arasında çok ciddi kavram farkları vardır. Tıpkı Alman bakış açısı ile Silikon Vadisi kafası kadar…
😉