Değişen Kurum İtibarı ve Tüketici İlişkileri
İzmir Ekonomi Üniversitesi – İletişim Fakültesi, Genç Yaratıcı adıyla bir on-line festival düzenlemiş.
Uygun görüp. birçok ustanın yanında bana da yer vermişler.
Diyeceksiniz ki “Yahu senin yaşın 60’ı çoktan geçti. Ne işin var “Genç Yaratıcı” adında bir etkinlikte?” Kesinlikle haklısınız ama… panelin konusu “Değişen Kurum İtibarı ve Tüketici İlişkileri“. İş hayatında önce Pazarlama yöneticisi, sonra müşteri ilişkileri uzmanı olarak 40 yıldan fazla zaman geçirdim ve değişime şahit oldum. Birlikte sahne aldığım ustaların deneyimi benden de fazla.
Eeeh… “Eski bayramları… pardon eski itibar yönetimi ve tüketici ilişkilerini kitaptan okuyarak değil, yaşayıp gören kim anlatacak?” deyince, akla gelmemiz olağan.
Tuttuğum notlar şöyle:
CAN ÇAĞDAŞ
Yeni bir itibar tanımı gerekiyor. İtibar yönetimi Bilgi + Samimiyet + Özveri ile yapılır.
Şirketler ikiye ayrılır. İtibarı kovalayanlar ve kovalamayanlar. Bunlar da ikiye ayrılıyor.
-
- İtibarı kovalayanlar: Bilinçli ve samimi olanlar be -mış gibi yapanlar
- İtibarı kovalamayanlar: Bilincinde olmayanlar ve umurunda olmayanlar
İtibarı bilinçli ve samimi olarak kovalayanlar dışındakiler yok olacak
İNSAN ve DOĞA için FAYDA ÜRETMEK.
SALİM KADIBEŞEGİL
İtibarla ilgili lekeyi hiçbir deterjan çıkaramaz. İtibar bir proje değil, felsefedir.
İtibar = toplum tarafından beğenilmek ve takdir edilmek. Takdir, bir iade.
-
- Değer yaratmak
- Güven: Beklentiler (adil, şeffaf, hesap verebilir)
Hissedar değerinin öne çıkmasının getirdiği yer, Kasım ayında Kara Cuma’da dükknların önüne yığılan ve birbirini ezen kişiler. Ahlak değerinin arkaya gitmesi ve değerlerin aşınması noktasına gelmiştir. Kurum misyonu artık hissedar değeri değil, PAYDAŞ DEĞERİ üretmek olmalı
Müşteri odaklılık değil, İNSAN ve TOPLUM ODAKLILIK.
UĞUR ÖZMEN
İnsan dediğimiz bireylerden oluşuyor. Bireyleri ayrı ayrı tanımak ancak verileri işlemekle mümkün.
Sürdürülebilirlik ancak rakiplerden daha iyi ve markalaştırılmış bir deneyim ile sağlanır. Aksi takdirde, ürünü kullanır ama müşterisi olmaz.
Müşteriyi zorlayarak değil, onun sizi beğenmesini sağlayarak sürdürülebilir olursunuz. İtibarın en önemli noktası da bu.
Binlerce, milyonlarca müşteriyi tanımanın tek yolu veri. Bu verileri anlamlandırıp içgörüye dönüştürmek hâlâ insan işi. Sadece dışarıdaki değil, içerideki insan. Veriyi içgörüye dönüştürecek insan değerini yaratmak.
Kişiselleştirme ile müşterinin “işte bu” demesini sağladığımızda itibar ete kemiğe bürünüyor.
Not: Yukarıdaki (konuşmalar sırasında yazdığım) birkaç cümle ile yetinmeyin. Videoyu seyredin.
Değerli ustalarla bir başka söyleşide buluşmamız ve tartışmamız çok olası. Bence İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin Genç Yaratıcı faaliyetini izleyin.
🙂