Kimin Dalkavuğu
Yıllar önce duyduğum bir fıkra vardır.
Padişaha hünkar beğendi vermişler. Tadına bakmış. Çok beğenmiş.
– Nedir bunun içindeki?” diye sormuş.
– Patlıcan”.
– Yahu ne güzel bir şeymiş şu patlıcan” deyince dalkavuk başlamış saymaya…
“Patlıcan şöyle güzeldir, böyle hoştur, öyle iyidir… Dolması olur, türlüsü şahanedir, karnıyarığı yiyen kendinden geçer, kızartması ağızda unutulmaz tatlar bırakır, reçeli bile yapılır…”
– Pek iyi” demiş padişah. “Bir de karnıyarık getirsinler bakayım”
Maalesef karnıyarıkın acı suyunu yeterince akıtmamışlar. Padişahın ağzını dalamış.
– Ne kötü bir şey bu!” der demez dalkavuk saymaya başlamış.
“Patlıcan şöyle fenadır, böyle kötüdür, öyle tatsızdır… Tazesi iyi olsaydı kuru dolma yapmazlardı, başka şey yokmuş gibi reçelini bile yapmışlar. imam bayıldı ama tadından ötürü değil acısından bayıldı…”
Padişah dalkavuğun sözünü kesmiş. “Hele dur biraz. Az önce patlıcanı övüp göklere çıkaran sen değil miydin?”
Dalkavuk yanıtlamış: “Ben patlıcanın değil, sizin dalkavuğunuzum”
🙂
Eskiden iş hayatı için anlattığım bu fıkrayı bugünlerde sosyal mecralardaki bazı kişiler nedeniyle sıkça hatırlıyorum.
Partisinin “terörün soruşturulması” konusunda değişen oyunu savunanları görünce…
😉