Tezekten terazi
Bugün, Namdar Rahmi Karatay’dan 1954 yılında yazılmış bir şiir:
Tezekten terazinin…
Deveye neden böyle boynun eğik, demişler,
Deve dudak bükerek, nerem doğru ki, demiş.
Birbirini karşılar her yerde bütün işler,
Bir yerinde bozukluk oldu mu aksar o iş.
……….Şaşkın kaptana düşer, dümeni bozuk gemi,
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.
Bir araba istersin, koşumu çözük olur,
Otobüse bakarsın, yastığı bozuk olur,
Otomobil tutarsın, keseye kazık olur,
Hasılı şu yollarda hep bize yazık olur,
……….Bir komedi zanneder seyreden bu dramı,
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.
İlim, sanat, fazilet hedef almış geçimi,
Bakın neye benzedi yeni şiirin biçimi,
Daha nasıl açayım bilmem size içimi,
Böyle düşkün sürünün böyle olur seçimi
……….Senin umduğun şeyler bilmem bize göre mi?
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.
Neye böbürlenirsin bir pul etmez diyetin,
Elbet sonu kof çıkar püften olan niyetin,
Sakisi böyle olur böyle bir cemiyetin,
Böyle biter cümbüşü böyle bozuk heyetin,
……….Böyle uyuz Aslı’nın kambur olur Kerem’i,
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.
Ele geçen fırsatı hemen kavra belinden,
Çalış kütük kapmaya sen zamanın selinden,
Günün türküsü neyse o düşmesin dilinden,
Bahtın sana gülmezse hayr-umma el elinden,
……….Kendi başına sürer kelin olsa merhemi
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.
Sakın namert aşına sokma elini yakar,
O tıkınsın, sen yutkun, bu da elbet can sıkar,
Bir iyilik yaparsa bin kere başa kakar,
Böylelerden gelecek iyilikten ne çıkar?
……….Öylesine hayr-eder bir soysuzun keremi,
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.
😀
1954 yılında, bugün için yazmış.
😉
Kategori: Uncategorized, yaşamın içinden
10 Mayıs 2011
11:54 am
Tezekten terazi
(Namdar Rahmi Karatay’ı saygıyla anarak)
Ne günlere kaldık biz, hırsızlar bekçi oldu,
Dikiş tutturamayan şimdi yelekçi oldu.
Karpuzu sele veren gayri kelekçi oldu,
Bostan eken görmüyor, tarla mı bu, dere mi?
Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?
Yalakalar yalanla her engeli aşıyor,
Yaladıkça hızlanıp zirveye ulaşıyor.
Doğruyu söyleyenler düz ovada şaşıyor,
Yazana soruyorlar, nokta mı var, tire mi?
Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?
Doğru olan Davut’un başını soktuk dama,
Yırtık olan pezevenk, hãlã tutuyor yama.
Hep bunlar görünüyor, yapıştı tele-cama,
Vantuzlu yaratıklar, çekirge mi, pire mi?
Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?
Hakkın gözetlenmesi sahtekãra emanet,
Siyasete payanda artık dinle diyanet.
Çalgı çengi içinde alkışlanır hıyanet,
Başı yağır olanın katrandandır merhemi,
Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?
Doktor, hasta performans için görüşür oldu,
Şifreli sınavlarda kopya yarışır oldu.
Eğitimde, sağlıkta işler karışır oldu,
Sabırdan uyuz olan çare görür veremi,
Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?
Neler neler değişti, sanki bir deprem oldu,
Feneri deniz yuttu, minareler kayboldu.
Nevzat buna şaşırdı, çalanlar kılıf buldu,
Doldurulan kasalar küp mü oldu, küre mi?
Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?
Halk Ozanı Karamanlı Nevzat
10 Mayıs 2011
1:00 pm
“Kendi başına sürer kelin olsa merhemi
Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.” kısmını daha önce duymuştum, tamamını sayenizde okuma fırsatım oldu 🙂
Rahmi Karatay direk insana hitab ettiğinden zamandan mekandan bağımsız kalmış. 20 sene sonra da iş yapar bu şiir 🙂
3 Ocak 2012
1:02 pm
Daha önce hiç okumadığım bir şiir ama çok beğendim ve hemen tüm arkadaş çevremle paylaşıyorum .Bu güzel paylaşım için de size çok teşekkürler
29 Aralık 2014
9:35 pm
Hassas Terazi
Yangından mal kaçırır, derdi kendi nefesi
Bu ses yabancı değil, başında kimin fesi?
Zor günde belli olur, dostun düşmanın hası
Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
/
İsterim kara günler, güneşte kurutulsun
Yaslı yaşlı gönüller, sevinsin de kurtulsun
Şaşmaz terazi ile, her icraat tartılsın
Bu ne biçim gidişat, içim dondu soğuktan ?!
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
/
Sele verdik harmanı, kağnı kaldı bayırda
Yaz boz tahtası mıdır, öküz öldü çayırda
Hiç bir şeyde gözüm yok, sen neslimi kayır da
Bin bir umut beklerken, ayı çıktı kovuktan
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
/
Doğum yaptıran ebe, çocuğu aldı kaçtı
Bu işe sabıkalı hırsızlar bile şaştı
Hak, hukuk, görev, sınır, birbirine karıştı
Biz ayranı beklerken, çamur çıktı yayıktan
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
/
İstemem gül bahçede, faydasız ayrık otu
Kendini taşıyamaz, neyleyim koşmaz atı
Gündelik safahatı, terk eyledik rahatı
Dün doğruyu haykırıp, bu gün dönen cayıktan
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
/
Ali Rıza Malkoç
10/06/2008 Bursa