9 Mayıs 2011 Pazartesi

Tezekten terazi

Bugün, Namdar Rahmi Karatay’dan 1954 yılında yazılmış bir şiir:

Tezekten terazinin…

Deveye neden böyle boynun eğik, demişler,
Deve dudak bükerek, nerem doğru ki, demiş.
Birbirini karşılar her yerde bütün işler,
Bir yerinde bozukluk oldu mu aksar o iş.

……….Şaşkın kaptana düşer, dümeni bozuk gemi,
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.

Bir araba istersin, koşumu çözük olur,
Otobüse bakarsın, yastığı bozuk olur,
Otomobil tutarsın, keseye kazık olur,
Hasılı şu yollarda hep bize yazık olur,

……….Bir komedi zanneder seyreden bu dramı,
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.

İlim, sanat, fazilet hedef almış geçimi,
Bakın neye benzedi yeni şiirin biçimi,
Daha nasıl açayım bilmem size içimi,
Böyle düşkün sürünün böyle olur seçimi

……….Senin umduğun şeyler bilmem bize göre mi?
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.

Neye böbürlenirsin bir pul etmez diyetin,
Elbet sonu kof çıkar püften olan niyetin,
Sakisi böyle olur böyle bir cemiyetin,
Böyle biter cümbüşü böyle bozuk heyetin,

……….Böyle uyuz Aslı’nın kambur olur Kerem’i,
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.

Ele geçen fırsatı hemen kavra belinden,
Çalış kütük kapmaya sen zamanın selinden,
Günün türküsü neyse o düşmesin dilinden,
Bahtın sana gülmezse hayr-umma el elinden,

……….Kendi başına sürer kelin olsa merhemi
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.

Sakın namert aşına sokma elini yakar,
O tıkınsın, sen yutkun, bu da elbet can sıkar,
Bir iyilik yaparsa bin kere başa kakar,
Böylelerden gelecek iyilikten ne çıkar?

……….Öylesine hayr-eder bir soysuzun keremi,
……….Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.

😀

1954 yılında, bugün için yazmış.

😉

Kategori: Uncategorized, yaşamın içinden

“Tezekten terazi” yazısına şu ana kadar 4 yorum yapılmış:

  1. Tezekten terazi
    (Namdar Rahmi Karatay’ı saygıyla anarak)

    Ne günlere kaldık biz, hırsızlar bekçi oldu,
    Dikiş tutturamayan şimdi yelekçi oldu.
    Karpuzu sele veren gayri kelekçi oldu,
    Bostan eken görmüyor, tarla mı bu, dere mi?
    Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?

    Yalakalar yalanla her engeli aşıyor,
    Yaladıkça hızlanıp zirveye ulaşıyor.
    Doğruyu söyleyenler düz ovada şaşıyor,
    Yazana soruyorlar, nokta mı var, tire mi?
    Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?

    Doğru olan Davut’un başını soktuk dama,
    Yırtık olan pezevenk, hãlã tutuyor yama.
    Hep bunlar görünüyor, yapıştı tele-cama,
    Vantuzlu yaratıklar, çekirge mi, pire mi?
    Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?

    Hakkın gözetlenmesi sahtekãra emanet,
    Siyasete payanda artık dinle diyanet.
    Çalgı çengi içinde alkışlanır hıyanet,
    Başı yağır olanın katrandandır merhemi,
    Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?

    Doktor, hasta performans için görüşür oldu,
    Şifreli sınavlarda kopya yarışır oldu.
    Eğitimde, sağlıkta işler karışır oldu,
    Sabırdan uyuz olan çare görür veremi,
    Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?

    Neler neler değişti, sanki bir deprem oldu,
    Feneri deniz yuttu, minareler kayboldu.
    Nevzat buna şaşırdı, çalanlar kılıf buldu,
    Doldurulan kasalar küp mü oldu, küre mi?
    Tezekten terazinin ne olur ki dirhemi?

    Halk Ozanı Karamanlı Nevzat

  2. “Kendi başına sürer kelin olsa merhemi
    Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.” kısmını daha önce duymuştum, tamamını sayenizde okuma fırsatım oldu 🙂

    Rahmi Karatay direk insana hitab ettiğinden zamandan mekandan bağımsız kalmış. 20 sene sonra da iş yapar bu şiir 🙂

  3. tümay ataman :
    3 Ocak 2012
    1:02 pm

    Daha önce hiç okumadığım bir şiir ama çok beğendim ve hemen tüm arkadaş çevremle paylaşıyorum .Bu güzel paylaşım için de size çok teşekkürler

  4. Yılmaz Selim :
    29 Aralık 2014
    9:35 pm

    Hassas Terazi

    Yangından mal kaçırır, derdi kendi nefesi
    Bu ses yabancı değil, başında kimin fesi?
    Zor günde belli olur, dostun düşmanın hası
    Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?
    Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
    /
    İsterim kara günler, güneşte kurutulsun
    Yaslı yaşlı gönüller, sevinsin de kurtulsun
    Şaşmaz terazi ile, her icraat tartılsın
    Bu ne biçim gidişat, içim dondu soğuktan ?!
    Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
    /
    Sele verdik harmanı, kağnı kaldı bayırda
    Yaz boz tahtası mıdır, öküz öldü çayırda
    Hiç bir şeyde gözüm yok, sen neslimi kayır da
    Bin bir umut beklerken, ayı çıktı kovuktan
    Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
    /
    Doğum yaptıran ebe, çocuğu aldı kaçtı
    Bu işe sabıkalı hırsızlar bile şaştı
    Hak, hukuk, görev, sınır, birbirine karıştı
    Biz ayranı beklerken, çamur çıktı yayıktan
    Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
    /
    İstemem gül bahçede, faydasız ayrık otu
    Kendini taşıyamaz, neyleyim koşmaz atı
    Gündelik safahatı, terk eyledik rahatı
    Dün doğruyu haykırıp, bu gün dönen cayıktan
    Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
    /
    Ali Rıza Malkoç
    10/06/2008 Bursa

Yorum Yazın