Aklına, arkadaşlığına sağlık
Saçları sarı (boya mı gerçek mi bilmediğim) kadın, önüne geleni (ve senin cici eşini de) itekleyerek sana kadar geldi.
– Biliyor musun, benim bilmemne yayınlarından çıkan bir hikayemle senin şu kitabındaki bir öykünün adı aynı” dedi.
– Öyle mi? Okumadım. Kitabın adı ne?
– Kitap değil, dergi…
– Hangisi?…
– bilmemne dergisi…
– Okumadım.
– Ama öykülerimizin adı aynı…
Kadının “benden kopya çektin” demek istediğine aldırmadan gülümsedin.
– Edebiyatın birleştirici gücü herhalde…
– Arkadaşlarım senin uslubunun bana benzediğini söylüyor” diye üsteledi kadın.
Ve gitti.
Sen 10 kitap yazmışsın, hanımın tek bir kitabı yok. On ve sıfır. Sen yıllardır yazıyorsun, onun nihayet bir öyküsü bir dergide yayınlanmış. Sen Sait Faik Hikaye Armağanını, Yunus Nadi Öykü Ödülünü, Haldun Taner Öykü Ödülünü almışsın, hanımın adı bilinmiyor. Ama gelip “Arkadaşlarım senin uslubunun bana benzediğini söylüyor” diyor. Sen de sakin bir gülümsemeyle karşılıyorsun.
Bir kez daha önünde saygıyla eğiliyorum.
🙂
Dün akşam söyleyemedim. Kitabını okudukça hem babamla, hem de oğlumla aramızdaki baba-oğul ilişkisini defalarca gözden geçirdim.
Aklına, duygularına ve arkadaşlığına sağlık arkadaşım.
Gülümsemen eksik olmasın.
🙂
Etiketler: dostluk, keyif, kitap, Yekta Kopan
Kategori: yaşamın içinden
4 Mart 2012
2:02 pm
Çok komik bir olay. Heyecan yapmış kadın 🙂
5 Mart 2012
8:52 pm
Mehmet Emre Baş,
Karşısındaki yılların Yekta Kopan’ı… Onuncu kitabı vitrinlerde, sanatın en içindeki insanlardan biri. Hani insan biraz izan bilir.
Neyse ki Yekta onu bozmayıp sadece güldü. Onun yerine ben sinirlendim.