Amir ve sen
Amir,
– herkesin geç saatlere kadar çalıştığı bir ortamda, saat 18.00’de çıkman için çaba sarfedecek (Buraya onlarca “like” 🙂 ),
– aynı katta 3 – 4 metre mesafede oturanlardan %20 daha fazla maaş almanı sağlayacak (Buraya da “like” 🙂 ),
– kurumu zarara sokan bir hata yaptığında kelleni vermemek için direnecek (Buraya da “like” yağdıralım) …
Ama sen,
– yetkini kullanacaksın ama sorumluluklarını üstlenmeyeceksin (Ha yaşa yahu. Klavyenden bal damlıyor valla… 😀 )
– performans göstermeyeceksin (Bi dakika… Konu neden buraya geldi. İyi gidiyorduk… 🙁 )
– potansiyelin varmış, amirin seni iyi değerlendirmemiş, zaten “seni kimse anlamıyormuş”… bahaneler ileri süreceksin. (Kötü gidiş… Bakalım ne çıkacak?)
– uyarıları ciddiye almayacak bildiğini okuyacaksın (Gerginlik var galiba… 🙁 )
– kırmızı kartı görünce de amirini suçlayacaksın. (Ama… Bekleyin… Açıklayabilirim… )
😉
Bunları niye yazdım.
Henüz 5 adam bile yönetmemiş gençler, yönetim yazıları yazıyor. Alkış tutanlar da, çoğunlukla kimseyi yönetmemiş diğer genç arkadaşlar. Doğru olmasa da popüler söylemler sosyal mecralarda çok işe yarıyor.
😉
Lakin… Yaşam boyu mutsuzlukların ana kaynağı, çevreyi ve kendini doğru değerlendirmemektir.
Başkasına vereceği zararlardan geçtim. Feedback almayan kendine kötülük eder. Bunu kendinize yapmayın.
😉
Etiketler: başarı, başarısızlık, hata payı, kovulma, mükemmel eleman, patron, performans, performans değerlendirme, sosyal mecralar, yanlış
Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden
16 Şubat 2011
9:19 am
Tüm yazı bir kenara sondaki “Feedback almayan kendine kötülük eder.” cümleniz aslında duvara asılabilecek bir söylem. Lakin içi boş egolarımız yüzünden “Sana mı soracaktık?” tavrı o kadar çok ki, ne desek fayda etmiyor.
16 Şubat 2011
11:32 am
Etrafımızdaki herkes ve her şey bize eşsiz ve tek olduğumuzu o kadar çok söylüyor ki başarısızlığı, eleştirilere, normal olmaya tahammül edemez hale geldik. Hatta eskiden insanların bir işi olması onları mutlu bile ederken artık insanları mutlu etmek için happiness manager’lerin olduğu bu dünyada artan bu narsist eğilimlerimiz sanırım bizi bu hale getiriyor. Biraz daha normal olmaya ihtiyacımız var.
16 Şubat 2011
2:34 pm
Her satırı deneyim kokan bir yazı daha. Yetki kullanacaksın ama sorumluluk almayacaksın. Fikirlerini her yerde söyleyeceksin, kimseyi hiç bir işi beğenmeyeceksin ama gel işin ucundan tut, ortaya daha iyisini çıkaralım dediğinde kaybolacaksın.
Öğrenilecek o kadar çok şey var ki…
16 Şubat 2011
6:12 pm
Ne yazıkki genç arkadaşlar bunu bilmek pek istemiyorlar. Eski işimden ayrılmadan önce benim çalışanım, benim departmana vekaleten müdür olmuştu. Kendisi daha önce hiç insan yönetiminde bulunmadığından (marketing departmana geçmişti) kendisine insan yönetimi konusunda destek oluyordum. Asaleten atandığı gün ben işten çıkarıldım. Bir de böylesi var. Bu olayı her eğitimimde iyi bir örnek diye anlatırım. Bu nedenle yazdıklarınızı her sektörde görmek mümkün.
16 Şubat 2011
9:21 pm
Bir süre önce (belki de haddim olmayarak) “İşveren nasıl eleman ister” başlıklı bir yazı yazmıştım. Gördüklerimi betimlediğim bu yazıya birçok çalışan -özellikle de genç- arkadaştan ilgi ve destek geldiğini gördüm. Hemen sonrasında da “Çalışan nasıl patron ister” şeklinde bir yazıyla aynı duruma farklı bir açıdan bakınca aynı kişilerden aynı ilgiyi çekmediğini gördüm. Çünkü burada söylediklerim işine gelmiyordu/hoşuna gitmiyordu bu kitlenin. Bazen sadece gördüklerimi yazıya dökerken kendimi yazının muhatapları yerine koyarak farklı açılardan nasıl göründüğünü düşünüyorum. Her şeyin göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkıyor.
17 Şubat 2011
11:24 pm
Bir yazının başarı ölçüsünü, beğenenlerin sayısına değil, kimler olduklarına bakarak belirlemeli.
Sosyal mecralarda bulunanlar genç ve tecrübesiz olduklarından, işlerine yarayacak olanları değil, onları pohpohlayan popüler yazıları beğeniyorlar. Yılmadan doğruyu söylemek gerek.
23 Mayıs 2011
7:32 am
Bu yazıya konu olan arkadaşlar için nasıl referans mektubu yazılır. Bu linkte
9 Ekim 2011
12:38 pm
X ve Y nesli ile iş yapmak konusunda gerekli linkler bu yazıda
16 Ocak 2012
9:50 pm
Hocam, twitter da yöneticilere ne vereceğimi sormuştunuz,
En üst başlıkda şöyle bir cevap verebilirim ki zaman içerisinde kapsamı ve boyutları gelişmek koşulu ile elimden gelenin en iyisini.
Like yağdıralım kısımlarına ithafen ne yalan söyleyeyim bunu istemeyecek çalışan olacağını zannetmiyorum ama şahsım adına alttaki acı gerçekleri de elimden geldiğince ve farkında olduğum ölçüde gerçekleştirmemek için gayret sarfettiğimi gönül rahatlığıyla söylebilirim hocam.
Çok güzel bir yazı olmuş klavyenize sağlık.
17 Ağustos 2015
6:54 pm
İşini düzgün yapmayıp, performansını veya potansiyelini kullanmadığı için amirini suçlamayı ahlak değil empati sorunu olarak görüyorlar.