25 Şubat 2010 Perşembe

Bir "reddedilme" öyküsü

Öğrenciydik. Bir akşam arkadaşlar bir araya geleceğiz. İçlerinden biri gelince anlattı. O zamandan beri aklımda…

🙁

Arkadaş şehir dışında okuyordu. Sömestre tatili olduğu için gelmiş. Anne-baba onu özlemişler aylardır. Birlikte olmak istiyorlar.

Oysa arkadaş, başka şehirde kaldığından özgürlüğüne iyice alışmış. Eve geldiği, çıktığı saati kimseye söylemiyor. Hesap verme zorunluğu yok.

Babası akşam yemeğini birlikte geçirmek istiyor. Konuşmalar şöyle sürüyor.

–    Oğlum akşam yemeğini birlikte yiyelim. Sonra git…

–    Akşam yemeğine kalınca ne olacak.

–    Senin yüzünü göreceğim.

–    Resmimi vereyim, ona bak.

–    Oğlum… Sen benim resmime çook bakacaksın. Ben seni görmek istiyorum.

🙁

“Ne yaptın bu sözü duyunca?” diye sordum.

“Kalkıp geldim” dedi… Ama ekledi… “Ağır konuştu yahu…”

🙁

Bu yazıyı neden yazdım. Tunç Kılınç’ın reddedilmek konulu yazısına gelen yorumların çoğunluğu sevgili veya iş konulu olduğu için… Hangisi yukarıdaki kadar ağır acaba…

Hangisinin ağırlığı azalmayıp da artar, yıllar geçtikçe…Üstelik reddeden sen olduğunda…

😉

Etiketler:

Kategori: yaşamın içinden

“Bir "reddedilme" öyküsü” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. İşte o ağırlığı hissetmemek için davetli olduğum pek çok ilginç ve eğlenceli etkinliğe katılamıyorum iki gündür. Çünkü teyze hasta, anne zaten hayal aleminde ikisini bırakıp çıkamadım evden. Günün birinde “keşke” dememek için. Teşekkürler Üstad yazdığın ve paylaştığın için.

  2. senin şu hap yazılarına bayılıyorum hocam, müthişsin.

    bu aralar, blogda da paylaşma heyecanı ile, patch adams’a sardım. adamın ‘reddedildilçe güçlenen’ kendine has hayat duruşu ilham verici. bu yüzden o da artık “hayali kahramanlarım” arasında 🙂

    esasında ne mutlu ki abimiz hayatta, ölmeden bir rakı balık yapılası 🙂

  3. Birge Elif BASIK :
    25 Şubat 2010
    3:24 pm

    İşte bu yüzden ben her pazar akşamı evde yemek yemeye çalışıyorum. En azından haftada bir gececik beraber olabilelim diye (:

  4. Tunç Kılıç’ın yazısından şuranın altını koyu renkli kalemlerle çizmeli…

    “Şeffaf ve samimiysen, seni sen olduğun için seven insanları kalabalık içinde görmek kolaylaşıyor. İki ajandası olanlar ise çıplak kalıyor. Nerelerde, kimlerle, ne yaparken daha mutlu olduğunu keşfediyorsun.”

    Müge abla şimdiye pek çok kez reddedilmeyi yaşadım ben de. Ve senin dediğin gibi “keşke” dememek için bir şans tanıdım kendime. İlk defa farklı bir şey deniyorum. Sessiz kalıp kendi içimde cevabı arıyorum…

    Hocam, TunçKılıç’ın deyimiyle düşündürücü oldu hap yazınız…

    Teşekkürler

  5. İyi bir hatırlatma oldu benim için de, bazen bunun farkında olmadan aileye gereken zamanı veremiyoruz, farkına vardığımızda da içimiz bu yazıdaki gibi bir tuhaf oluyor 🙁

  6. Ağır konuşsydı keşke benim babamda.. Fotoğrafına bakmak yetmiyor artık..

  7. çok güzel

  8. Hayattaki en büyük fobilerimden biridir “Reddedilmek” .. Yazı ise çarpıcı.. Uğur Abi ellerine sağlık

  9. Bu güzel yazı için teşekkürler. Hangisi daha ağır diye durup bakınca geçmişe her bir tanesi önemsiz ve komik kalıyor. Zaman değişmiş, biz değişmişiz. İnançlarımız, hayallerimiz değişmiş. Yine rededdileceğiz yine ağır gelecek tam da o anda içinde bulunduğumuz durum için, hayallerimiz için…
    Sevgiler

  10. 2 kelime konuşamadıktan sonra görmenin de faydası yok! Çok güzel yazı, teşekkürler.

  11. Friendfeed yorumları için: http://ff.im/gxnuG

  12. Can POYRAZ :
    28 Şubat 2010
    8:31 pm

    Teşekkürler Uğur Bey
    gün geçtikçe ağırlığı azalmayıp da artacak eylemlerin hepsinde bu hikaye aklıma gelecek…

  13. Hangisinin ağırlığı azalmayıp da artar, yıllar geçtikçe…Üstelik reddeden sen olduğunda…

    …..
    herkesin öyküsü farklı….. ağırlığı da tabii…. ama kendi adıma “yıllar geçtikçe ağırlığının arttığı” doğru… neden reddettiğini “hala” tam bilememek… o zamanki ruh durumunu çözememek.. ama olanlar oldu artık.. yapacak bişey yok… en sevindirici kısmı “reddedilene” hayırlı olması 🙂 )… kaybeden reddeden…

  14. Reddedilen kaybettiğini sanıyor çoğunlukla… Yazıyı, kaybedenin reddeden olabileceğini belirtmek için yazdım.
    😉
    Böyle an(ı)lar da olabiliyor hayatta…

Yorum Yazın