Birinci olmak
Boğaz vapurları iskeleye yanaşırken, herkesten önce atlamaya hazır birileri belirir.
Ben hep merak ederim. “Bu insanların acelesi nedir?” diye…
Heyecanla ön sıraya yerleşen… Vapurun dalgalara uygun şekilde hareket etmesini kollayan… Sonra birden kendisini iskeleye atan bu insanlar…
Eğer tutturamazlarsa, akşam haberlerinde görme şansımız olur.
😀
Bu çabayı izlerim. Çoğunluğu vapurdan atladıktan sonra, hiiiç acele etmeden yürürler.
“Madem hiç acelesi yoktu, neden acele etti” diye düşünürüm.
- Tıpkı asansöre biner binmez “kapıyı kapama” düğmesine basanlar gibi… Bir şirkette, o düğmeyi kaldırmışlardı. Kapıyı açma düğmesi ise duruyordu. Alışkanlıkla hemen düğmeye saldıranlar, beklediklerinin aksine süreyi uzattıklarını gördüler.
😛
Arkadaşa sorduklarında “sen ne iş yaparsın?” diye, “vapurdan birinci atlarım” mı diyor acaba…
😛
Etiketler: acele, birey, planlama
Kategori: yaşamın içinden
9 Aralık 2009
8:49 am
Bazı yazılarınızı çok yerinde bulmakla birlikte zaman zaman ne kadar sığ düşündüğünüzü görüp şaşırıyorum.
Vapur’dan birinci atlayan kişi, sadece denize ya da kalabalığa fobi sahibi de olabilir. Tabii ki bu istisnadır ve herkesi kapsamaz. Ancak benim değinmek istediğim insanlara kefelere doldurup yargılamanın saçmalığı ve bunun ayırdında olmasını bekleyebileceğimiz insanların aynı bataklıkta olmaları.
9 Aralık 2009
10:15 am
Bu konuyu geçen gün trafikte düşündüm. Gününün ortalama 3-4 saatini televizyon başında tamamen zaman öldürmek için geçiren bir toplum olarak, ışıklarda beklemek veya arabasını park etmeye çalışan birine yol vermek niye bu kadar zor geliyor anlamıyorum.
9 Aralık 2009
1:16 pm
gençken yapılacak 100 şeye eğlence konusu olabilir…
elde çicek 10-15 kişilik bir ekip vapurdan ilk inen kişi bir güzel kutlanır 🙂
9 Aralık 2009
4:32 pm
Sinan Demir,
Beni okuyan ve yorum yazanların bazan ne kadar sığ düşündüğüne ben de şaşırıyorum.
Kalabalık fobisi olan kişi, vapurdan inmek için oraya toplananların arasına girmez, bekler ve kalabalık indikten sonra, diğerleri binmeden önce (kalabalık ile bir araya gelmeden) vapurdan iner.
Deniz fobisi olan kişi de vapurun hemen kıyısında (denize düşme ihtimalinin en çok olduğu yerde) yanaşmasını beklemez, hayatını tehlikeye atmaz…
Yani, tutmadı…
😉
Bence bir daha dene… Yalnız bu sefer lütfen biraz daha düşün, vapurdan ilk inmek için çaba sarfedenleri de incele…
9 Aralık 2009
5:28 pm
Sıradan bir ‘ben yaparım’ duygusu olabilir. Hele ki arkanda bir kalabalık varsa. Bir nevi tribün içinde ‘küçük kahramanlıklar yapma’ heveslisi de denilebilir.
11 Aralık 2009
8:41 am
Bazen bir yere yetişmek için yola çıkıp geç kaldığımda gaza basmak ve arabaların arasından zigzaglar çizerek gideceğim yere yetişmeye çalışıyorum. -eskidendi-
Biraz daha büyüdükçe ve trafikte biraz daha zaman geçirince şunu hesaplar oldum. Trafikte riskli haraketler yaparsam kazanabileceğim zaman en fazla 3 dakika (şanslıysam) ama işler yolunda gitmez de bişr yayaya veya başka bir araca çarparsam en az o günümü kaza durumuna gör bir kaç günümü daha sanayide veya hastanede geçirmem gerekebilirdi… Senaryonun daha da kötüsü, hapishanede de geçirebilirdim.
3 Dakikalık bir gecikmenin karşılığı en az 24 saat, para kaybı ve yayaya çarpmışsan belki hukuki ceza ve işini kaybetmek.
Akılsızca gelmeye başladı, uzun zamandır bunu yapmıyorum.
Bir de gene trafikte ilerlerken, 15 dakikada 15 metre yol alamadığımız trafikten bahsediyorum;
Öndeki araba yarım metre ilerler ve sen o sırada cep telefonundan mail okuyorsundur ya da her ne yapıyorsan. 30 saniye geç ilerlersin. Arkandaki araç kornaya basmaya başlar. Öyle durumlarda bir kaç kez arabadan inip uygun bir dille “trafik durumunu göremiyor musunuz beyefendi, ben tamamen yoldan çıksam nereye gideceksiniz?” demişliğim bile vardır. Elimdeki levyenin de hakkını yememeliyim, anlaşılabilmemde büyük etkisi olduğu kesin.
11 Aralık 2009
9:05 am
Yazdığım yazıda ana argümanın örnekler olduğunu düşünmenize ve buna cevap vermenize açıkçası şaşırdım. İzah etmeye çalışayım; demek istediğim bir insanın vapurdan bir an önce inmek için sebeplerinin olabileceğiydi. (1000-1500 kişilik bir vapurun tahliyesi 15 dakikaya kadar sürebilir.)
Öte yandan kalabalık ya da deniz korkusu olanları bu kadar rahat anlayabiliyor olmanız da bahsettiğim mesnetsiz yargılamanın basit bir uzantısı gibi görünüyor.
Bir insanı yargılamak için hareketlerini kendinize göre yorumlamaya ihtiyaç duymayın. Ben eminim ki, kendinizi biraz daha motive ederseniz sudan sebeplerle de yargılayabileceksiniz.
İronik olan yazdıklarıyla sürekli başkalarına yeni şeyler farkettiren birinin, okuduklarına bu nazardan bakmaması. Ne kadar profesyonel yapılırsa yapılsın sidik yarışı olimpiyatlara girmeyecektir.
11 Aralık 2009
9:47 am
Sinan,
Olimpiyat çabanı anlıyorum. Lafazanlık da benzer branşlardan biri her halde… Verdiğin örneklerdeki derinlik ve kullandığın kelimeler, yeterince fikir veriyor.
😉
Vapur daha yanaşmadan atlayıp sonra hiiiç acele etmeden yürüyen (hatta acele edenlerin yanından koşarak geçtikleri) insan için bir örneğin varsa, onu konuşalım.
🙂
Sana şu yazıyı öneriyorum. http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/uslup-uzerine-2 Belki faydası olur.
.
14 Aralık 2009
8:27 am
vapur yanaşmadan atlayan insanların ikinci karakteristik özellikleriyse atlar atlamaz koşmaya başlamalarıdır. Bir süre koşarlar. Bir yerlere yetişeceklerini sanırsınız. Ama çok geçmeden hiçbir şey yokmuş gibi sallana sallana yürümeye başlarlar. Onlara sormak istiyorum : niye atladın hemen? atlar atlamaz niye koşmaya başladın? bir yere yetişmek için koşman gerekiyorsa niye durdun ve yürümeye başladın?
20 Aralık 2009
5:49 pm
Tebrik ederim Sinan Demir..Kesinlikle sana katılıyorum..Kalabalık fobisi(Demophobia) olan biri olarak bir otobüsten veya deniz otobüsünden ya en son yada ilk cıkarım..Beklemek istemediğim zamanlar(Genellikle) ilk cıkarım ve atlayabileceğim bir mesafedende atlarım.Bunun için hayatını riske atmaya değermi derseniz fobisi olmayan anlayamaz derim ve SAYGILAR..