5 Nisan 2010 Pazartesi

Dinlediklerim – soramayanlar

İzlediğim etkinlikleri, sahnedekileri “Dinlediklerim” başlığı altında yazmaya çalışıyorum.

Sahnedeki kişilere soranları da yazmak istedim.

😉

Sahnede bir iş adamı, üst düzey yönetici veya girişiminde başarılı olmuş kişi varsa, hep şu soru gelir:

İyi fikirlere yatırım yapıyor musunuz?

Konuşmacı az önce “herkesin fikirleri olduğunu, adanmışlık ve çabanın daha önemli olduğunu, param olsa diye düşünmenin yanlış olduğunu” söylemiş de olsa… Hatta “bu şekilde başlıyorsanız, başarısızlık size daha yakın” dese de bu soru gecikmez.

Arkadaş konuşmayı hiç dinlememiş, soru için sıranın kendisine gelmesini beklemiştir. Konuşmacıdan alacağı tüm dersleri de ıskalamıştır.

Dinleme eğitimi mi vermeli acaba?..

😛

Genç arkadaş söz alır. Önce dakikalarca açıklama yapmaya başlar.

Üniversiteyi bitirmiştir. Master yapmaktadır. Risklerin her türlüsünü öğrenmiştir. Eskiden daha az okul olduğundan insanlar daha cesurdur. Oysa şimdi ise okulların sayısı da artmıştır. (Bu şekilde uzar gider.) Sonuçta insanlar riskleri daha fazla umursamaktadır. Dolayısıyla artık daha az girişimci vardır. (Arkadaş sözlerini bitirir.)

Konuşmacı “Soru neydi?” demek zorunda kalır. Mecburen soru gelir “Sizce de eğitim girişimciliği azaltmıyor mu?”

“Söylediklerin bir araştırmaya mı dayanıyor, yoksa kendi çevrene dayalı bir gözlemin mi?”

“Aslında… Çevremde…  Kem… küm…”

Gerek rakamlar, gerekse çevremde gördüklerim aksi yönde…” diye devam eder konuşmacı… “Üstelik kendi işini yönetecek olan girişimcinin finansman, muhasebe, pazarlama konularında bilgili olması gerekir. Eğitimli girişimcilerin daha başarılı olduğu kanaatindeyim.

(Sessizlik)

Kendi kısıtlı görüşünü tek evrensel gerçek zannetme eğilimini nasıl gidermeli…

Hem araştırma yöntemleri, hem de soru sorma eğitimi mi vermeli acaba?..

😛

Etiketler: , , , , , , , , ,

Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden

“Dinlediklerim – soramayanlar” yazısına şu ana kadar 5 yorum yapılmış:

  1. “Kendi kısıtlı görüşünü tek evrensel gerçek zannetme eğilimini nasıl gidermeli…”
    Çözümü zor muhteşem sor,,, Teşekkürler Üstadım, yazdığın ve paylaştığın için.

  2. Ne acı ki üniversite de değil ama iş hayatına başladığımda “Nasıl iyi bir dinleyici olunur?” konulu bir eğitimi danışmanlık şirketinden almıştık. Aslında aldığımız eğitimin amacının müşterinin attığı şutları kurtarabilmek olduğunu eğitimin sonlarına anladık o ayrı mesele. O günlerimi aklıma getirdi bu güzel yazınız. Ne olursa olsun güzel bir eğitimdi. Şimdi yeni insanlar tanımayı çok sevişim, o günlerden kalma. Ellerinize, aklınıza sağlık hocam.

  3. :: Dinleme eğitimi
    :: Soru sorma eğitimi

    Aslında bu iki eğitim öneriniz de ilkokul 1’den yüksek lisansın son gününe kadar her ülkenin her eğitimi kurumunda net bir şekilde verilmekte. Ancak “günümüz öğrencisi” her seviyedeki okulu gerçek bir şey olarak görmediğinden alması gerekeni alamamakta.

    Moda’da da, Ortaköy’de de, Dolapdere’de de bol takip etmenin, anlamadığını sormanın, katılımcılığın, ilginin çok faydasını gördüm. Darısı oğlumun başına!

  4. Dinleme ve Konuşma Eğitimi:)))

    Kulağa güzel gelir Abi’cim.

  5. Bizde soru – cevap bölümü neredeyse toplantıyı düzenleyenlere angarya gibi geliyor. Çoğunlukla da konuşmacıyı dinlemediği belli olan birisi içini döküyor. 

Yorum Yazın