23 Temmuz 2011 Cumartesi

“Dumansız hava” yalanı

Sigara içmiyorum. Kokusu beni rahatsız ediyor. Batı ülkelerindeki önlemlerin alınmasından memnunum.

Ne var ki, adını “dumansız hava sahası” koyduklarında yalan söylediklerini düşünüyorum. Tıpkı internet sansürüne “güvenli internet” dedikleri gibi…

😉

Trafiğe çıkmaları belediyeye bağlı olan araçlar zehir saçıyor. Halk otobüslerinin hemen hepsi, belediye otobüslerinin ve minibüslerin büyük çoğunluğu simsiyah duman salarak dolaşıyor.

Yaz günü, Boğaz’daki köprülerden geçerken bile (yanında bu araçlardan birisi varsa) arabanın penceresini açamıyorsun. Otobüs ve minibüslerin yoğun olduğu Kadıköy, Üsküdar ve Mecidiyeköy’de açık havada bile soluk alamıyorsun.

O duman, sigaradan yüzlerce kat tehlikeli.

Böyle olunca, sormak istiyorum. “Dumansız hava sahası” nerede. İdeolojinizin bir parçası değilse, neden öncelikle kendi komuta sahanızdaki araçlara çeki düzen vermiyorsunuz?

🙁

Etiketler: ,

Kategori: yaşamın içinden

““Dumansız hava” yalanı” yazısına şu ana kadar 7 yorum yapılmış:

  1. Burak TUNA :
    24 Temmuz 2011
    3:47 pm

    Belediyenin tüm araçlarını yenilemek (Mümkünse alternatif enerjilerle çalışan), Egzos ölçüm cihazlarının gelişimine ve yaygın olarak kullanılmasına (Arge ‘ye para ve zaman harcamak ) olanak sağlamak “her baba yiğidin harcı” DEĞİL! Onun yerine Dumansız Hava Sahası yalanı ile “bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek” daha kolay. Değil mi?

  2. Osman Boyraz :
    25 Temmuz 2011
    1:01 am

    Dumansız hava sahası hakikaten yanlış kullanılan bir söz olabilir ve bu konuda karar alıcılar eleştirilebilir. Ancak “güvenli internet” adı altında gündeme gelen düzenlemelerin “sansür” olup olmadığını, okuyup anlamaya tahammülü olmayan ateşli/ateşlenmiş gençlerin sözlerinden değil, bizatihi düzenlemenin kendisinden anlamak gerekir. İlgili usul ve esaslar şurada olup bu metnin tamamını okumuş bir kişi olarak (belli ki bu düzenleme hakkında hiçbir bilgisi olmayan hatta bunu “kanun” sananlar dahi çıkıp rahat rahat eleştirebiliyor [bkz. çok sevdiğim, değerli sanatçımız Derya Köroğlu]) bu düzenlemeden devletin vatandaşa yönelik sansür yaptığının iddia edilemeyeceği kanaatindeyim: http://www.telkoder.org.tr/files/2-decision/BTK_kk_22_02_2011_%20DK_10_91.pdf

  3. Osman Poyraz,

    Bahsedilen kararı daha önce de okudum. Nedense “sansür” olduğunu söylediğimizde, okumadan konuşmakla suçlanıyoruz.

    Benim ve çocuklarımın hangi siteye erişip erişmeyeceğine, kendimin değil de devletin karar vermesi, en masum deyimle “sansür”dür. Tekrarlayayım… En masum deyimle… SANSÜR

    Ayrıca “güvenli internet” denildiğinde, bazı sitelere girememek mi anlaşılmalı, yoksa şifrelerin ve kimliğin güvenliği olarak mı? Bu konuda da biraz düşünmeli bence…

    Tıpkı “dumansız hava sahası” gibi. İsmi bile saptırma amaçlı.

  4. Otobüsler ile ilgili Ankara Anakent Belediyesinin sanırım 4 yıldır yaptığı bir uygulama var proje öncesinde 2000 ve 1990 ve az miktarda da 1980 model otobüsler hizmet veriyordu. 2000 yılında alınan araçlar diğer araçlara göre daha iyi idi ama yine de her sene belli miktarda doğal gaz ile çalışan otobüsler alarak şu anda filonun yarısından fazlasını doğal gazlı araçlara çevirdiler ve “durak hava kalitesi” gerçekten yükseldi.

  5. Osman Boyraz :
    26 Temmuz 2011
    6:29 pm

    Uğur Bey, sizden ricam ilgili BTK Kararı’nın 3. sayfasındaki “Standart profil” açıklamasını okumanız:

    “Standart profil: Kullanıcının erişebileceği internet site ve uygulamalarına ait bir sınırlamanın olmadığı, mevcut mevzuat kapsamında internete erişimin sağlandığı profili,”

    Bu profilde hiçbir sınırlama yok ve bu profili istediğiniz an seçebiliyorsunuz. Yani siz çocuğunuz ya da kendiniz için “oto-sansür” istemiyorsanız standart profili seçerek internetinizi sizin deyiminizle “sansürsüz” kullanmaya devam edebiliyorsunuz.

    Bkz. http://www.telkoder.org.tr/files/2-decision/BTK_kk_22_02_2011_%20DK_10_91.pdf Sayfa: 3

  6. Osman Boyraz,

    Bir önceki yorumda yazmam gerekeni şimdi yazıyorum. Bu konuları friendfeed’de ve diğer sosyal mecralarda defalarca tartıştık. Her nedense, konusu bu olsun veya olmasın, bir grup kişi mutlaka okumamakla itham etmeyi, konu dışı da olsa ısrar etmeyi adet haline getirmiş.

    “Okudum” diyorum ama tekrar link gönderiliyor. Ne denilmek istendiğinin üzerinde durmayacağım.

    Önce, “güvenli internet” kavramının anlamını öğrenmek gerekiyor. Güvenli internet kavramında “porno var / yok” diye bir unsur olup olmadığını irdelemek gerekir. Bu isimlendirmenin art niyet taşıdığı ve bilmeyenleri kandırmayı amaçladığı da böylece kesinlikle anlaşılır. “Adı neden güvenli internet olmalı” diye yorumunuz varsa, kendi sosyal medya ortamlarınızda yayınlayabilirsiniz.

    Sosyal mecralarda yapılan bu tartışmalarda standart profil’in de sınırlamasız (sizin deyiminizle “sansürsüz”) olmadığı defalarca gündeme geldi. Burada yeniden tekrarlamak amacında değilim. Yazımın konusu da o değil. (Ben ilgili tartışmalarda yeterince zaman harcadığımı düşünüyorum. Tekrarlamayı da gereksiz buluyorum.)

    Blogdaki bir yazının ana konusunda tartışmak yerine, her fırsatta filtreleri savunmaya kalkan arkadaşları anlamakta güçlük çekiyorum. Lütfen yazıyı okuyun. Bkz: http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/dumansiz-hava-yalani

  7. Bu yazıyı baştan sona okumadan yorum yapanlar işin…

Yorum Yazın