30 Kasım 2008 Pazar

Eninde… Sonunda…

Daha 30’lu yaşlardaydım. Kendi sektöründe ilk 5’e giren bir şirketin Genel Müdür Yardımcısı pozisyonundaydım. Bir seviye astlarım da dahil, tüm yönetim kademesindeki en genç kişiydim. (Bu şirketteki toplantı kültüründen bahsetmiştim.)

Patron, şirketin kasasını kendi arka cebi zannediyordu. Gelen paralar patronun hesaplarına aktarılıyor, şirket de nakit sıkıntısından kurtulamıyordu. Paraya ihtiyacımız öylesine artmıştı ki, müşterilerimize diğer şirketlerden satın alarak verdiğimiz mal ve hizmetlerin bile parasını ödeyemiyorduk.

Eski borçlulardan biri 400,000 dolar gönderdi. Tam da o kadar paraya ihtiyacımız vardı. Borçlarımızı kapatabilir ve müşterilerimize vereceğimiz hizmetleri satın alabilirdik. Ben yönetim kademesine “patrona haber verilmemesini” söyledim. Gerekli ödemeleri yapacak, nakit durumumuzu düzeltecek, patrona sonra haber verecektik.

Ne yazık ki, Genel Müdür Vekili pozisyonundaki kişi, fırça yeme riskini göze alamadı. Patrona haber verdi. Paranın büyük kısmı patronun yurt dışındaki hesabına aktarıldı.

Ben köpürdüm. Genel Müdür Vekili’ne gittim.
– Biz sana “para gelince patrona haber verme, acil borçlarımızı kapatalım” demiştik. Neden haber verdin.
– Para onun parası
– Hayır, para onun parası değil. Para bizim paramız. Biz bir anonim şirketiz.
– Ama eninde sonunda onun parası.

Genel Müdür Vekili’nin yanlışında ısrarlı yaklaşımını duyunca bağırmaya başladım.
– Hayır… Eninde bizim paramız. Sonunda onun parası… Sonunu bekler, sene sonunda bilançoya bakar, şirket karından payına düşeni alır.

Sektöründe ilk beş arasında olan şirket nasıl batıyor diye herkes hayret eder… Böyle batıyorlar…

Profesyonellikten uzak üst yöneticiler ve basiretten uzak patronlar sayesinde…

.

Etiketler: , , , , , , ,

Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden

“Eninde… Sonunda…” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. Ah be Üstad neler hatırlattın neler, bir vur bin ah işit. Emeğine yüreğine sağlık, teşekkürler.

  2. sizi o şirketten çıkardılar mı? çünkü bu tip patronlar muhalifleri istemezler yakında. dalkavuklar doluşur çevrelerine, şirket daha da bi hızla batıverir.

  3. Eski işyerimde şirketin sahibi çok zengin biriydi, bir gün bize yani pazarlama ekibine canım istedi şu kadar indirim yapalım dedi, etmeyin eylemeyin zarar ederiz, hatta zarar etsek bişi değil, gelen siparişleri karşılayamayız ürünleri gönderemeyiz müşterilerden çok tepki alırız diye yalvardık yakardık. Ama nafile yapacağız dedi, yaptı da ama sonra noldu bu tavırlarından dolayı biz şirketten ayrıldık 3 hafta sonra da şirket battı:)

  4. Arzu,
    İlginç gelecek ama o şirketten kovulmadım. Çılgın patron, benim tüm aksiliğime rağmen beni kovmadı. Hatta istifayı verdiğim zaman, başka bir görev verdi. Ama ben çıkıp gittim.
    Yıllar sonra, benim o şirkete gelmemi sağlayan kişinin oğlunun düğününde patron ile karşılaştık. “Dediğini yaptım, pazarlama ekibi kurdum. Sürekli Avrupa ile temastalar” dedi.
    “Keşke ben varken yapsaydınız da ben yönetseydim” demedim. “Haklı çıktığıma sevindim” dedim… Sadece…

  5. Bu şirket hakkında bir başka yazı için…

  6. Kurumsal şirketler, kurumsal olmaya çabalayan şirketler yanında kurumsal olma gibi bir kaygı duymayan, halinden memnun, tek kişi etrafında dönen şirket profillerinde çeşitli görevlerde bulundum.

    Yazıda da bahsi geçen şirket, kurumsallığa ilişkin hiçbir kaygısı olmayan şirket kategorime giriyor. En riskli gruba yani,

  7. Hocam ben ruhsatını almış bir mali müşavirim.Şimdi bu dediginiz olayı şirketler pek kolay yapamıyorlar.Ya da yapmamaları gerekiyor.Çünkü bunlar örtülü sermaye dagıtımı falan olarak falan görülüyor.Hatta bu patron dese ki bu şirkeitn paralarını şu benim diğer şirkete aktaralım, yapamaz.Sanki bankadan kredi alıyormuş gibi diğer firmaya parayı verirken para verecek, faiz hesaplayacak.Kdv ödeyecek..
    Zorlaştı biraz..

Yorum Yazın