17 Ağustos 2009 Pazartesi

Fanatiklik

Bazı sözler insanın düşüncelerini karıştırır. Belki yeniden şekillendirir. Alexander Soljenitsin’in “ideoloji her suçu haklı kılar” sözü de – benim için – bunlardan biridir.

Kişinin normal düşünmek yerine belli bir örgüte, takıma, inanışa, aileye, kendi okulunun mezunlarına, vb…  daha fazla artı vermesini sağlayan her türlü konuyu bu cümle çerçevesinde değerlendiririm.

Ülkemizde takım tutmak da bunlardan biridir.

Nereden aklıma geldi derseniz… Friendfeed’de yine takım yazışmaları… “Marka” temsilcisi olanların görüşleri…

🙁

Renkleri sarı kırmızı olduğu için Shell’den benzin almayan, MasterCard kullanmayan kişiler görmüşümdür. “Çıkar bakalım cüzdanını” dedikten sonra, cebinden kırmızı renkli bir şey çıkanı aşağılayanlara çoook şahit oldum.

Benzerini karşıt tarafta da gördüm. Lacivert renkli olduğu için VISA kullanmayanlar da vardı.

Her ikisine de hayretle bakmışımdır.

Önceki yazımdan bazı satırları burada tekrarlayacağım:

İdeolojiyi kabul etmeyenleri toplama kamplarına  göndermek, hapiste tutmak makul karşılanabilir. Din adına öldürmek öğülebilir. Taraftarlık adına diğer takımın bayrağını sallayan arabaya saldırmak (hatta döner bıçağı ile maça gitmek) garip karşılanmayabilir. Sadece kendi okulumuzdan mezun olanları işe almamız desteklenir. Giderek sağlıklı düşünme yeteneğimiz kaybolur.

İnsan, her hangi bir konuda tarafsız düşünmeyi engelleyen her türlü inanışı “ait oluş” değil tehdit olarak algılamadıkça, işleyebileceği her suça kendisini ikna edebilecek bir bahane oluşturabilir. Unutmayın bağnaz olmak için mutlaka bir ideoloji şart değil. Taraftarlık, okuldaşlık, akrabalık bile sağlıklı düşünmenizi engelleyebilir.

Oysa yaratıcılık, kendisini tutan bağlardan kurtulduğu zaman yücelir.

🙁

Kendi payıma, her hangi bir takımı, okulu, aileyi, vb…  bu şekilde tutan kişileri işe almadım. Yönetici konumunda olsam, yine de almam… Bu derece ileri düzeyde taraflı bakış açısının sağlıklı düşünce ürünü olmadığına inanırım.

“O bizden…” diyenlerin, bu düşünceden türediğini bilirim. Soljenitsin’in “ideoloji her suçu haklı kılar” cümlesine inanırım. Fanatikçe…

😛

Etiketler: , , ,

Kategori: yaşamın içinden

“Fanatiklik” yazısına şu ana kadar 11 yorum yapılmış:

  1. İdeoloji fanatizminin olduğu yerde, anlatılmak istenen, karşı tarafın anlamak istediği kadar oluyor.

  2. Bazı yönetimler gerçekçi bakamayan üyeler veya çalışanlar bekler. Fanatizmin öne çıkmasından hoşlanır.

  3. Kendime, dostlarıma, çocuklarıma tekrarlıyorum. Fanatizm, her suçu haklı kılar. Aman ha, yapmayın.

  4. Bir SPOR YAZISI daha

  5. Taraftarlık, takımın kuruluşu ile ilgisiz günlerde “….’liler günü” kutlaması yapmayı gerektirebilir.

  6. Fanatiklik konusunda başka bir yazı

  7. Akademik bağnazlık, her suçu aklayan ideolojinin en kötü durumudur.

  8. Konulara fanatikçe bakan ve anlamlı gerekçe düşünmeyip ilk okuduğu 3 – 5 satır ile fikir sahibi olanlar, “hıyarım var diyene tuz alıp koşanlar” egemen güçlerin ekmeğine yağ sürer.

  9. -izm’siz düşünülmesini tercih ederim. İdeoloji her suçu haklı kılar ve aşırı taraftarlık da bir ideolojidir

  10. Çok güzel bir yazıymış. Taraf olmak bağımsız düşünmeyi engellemektedir. 22 kişinin oynadığı bir oyunu milyonlarca insanın sahiplenmesi. Karşısındaki insana “nasıl yendik sizi?” (en nazik şekilde!) söyleyebilmek akıllı işi gibi gelmiyor.

    İzleyicilerin o oyuna hiç bir fiziki katkısı olmamasına rağmen, tarafı olduğu takımın başarısını kendi başarısı gibi gören ya da tam tersi takımının başarısızlığını kendi başarıszlığı gibi görüp üzülen bu insanlar, rasyonel düşüncenin dışına çıkmışlardır.

    Futbol oynamayı seviyorum. Spor olarak da başarılıyım diye düşünüyorum. Ancak, 22 kişiyi izlemek ve 11’inin tarafı olmak konusu beni aşıyor.

    Aynı durum parti tutmak için de geçerli. Tuttuğu partinin tüzüğünü okumamış, parti programını okumamış. Seçildiğinde kendisine ne fayda ya da zarar verebileceğini bilmediği halde sırf “taraf” olduğu için oy veren insanlar var.

    Sırf körü körüne taraf olmamak adına oturdum 3 parti’nin tüzüğünü de okudum. Programını da okudum. İlçe yönetimlerindeki kişilerin bile, kendi partisinin tüzüğünü/programını tam ve anlayarak okuduklarını zannetmiyorum.

    Keza din konusu da aynı. Bir dine mensup (taraf) insanlar. Hayatlarını o dine göre yaşadıklarını düşünüyorlar. Ama sorduğunuzda kendi dinlerinin kitabını ve kurallarını 1 kere okumuş değiller. Diyanetin yaptığı ankete göre Türkiye’de kendi dininin kitabını okuyanlar %8. Bunların çoğu da anlamadan arapça hatim indirme şeklinde.

    Yazınızda bahsettiğiniz okuldaşlık, ya da cemaatdaşlık ya da dernekdaşlık gibi birbirlerini koruma/kollama kliklerinden de nefret ettim. Bir işe daha kaliteli, daha iyi işler yapabilecek bir kişiyi alabilecekken, sırf aynı taraftan olduğu için daha az vasıflı birisinin alınması akla mantığı aykırı bir durum ama Türkiye’de malesef durum bana kalırsa %99 bu.

  11. Bir şeyin fanatik taraftarı çok seslilik‘ten rahatsız oluyor, etik olamıyor, dialog kuramıyor,

Yorum Yazın