Gitmek mi zor…
Daha 20 yaşında bile değildim. Babam ile beraber İhsan amcamı ziyarete gitmiştik. Amcamın yanında (Adnan Menderes’in yakın arkadaşı, Yassıada konuklarından) Dr. Mükerrem Sarol da vardı. Babam 55 yaşındaydı; amcam ve yılların siyaset ustası Mükerrem bey ise 60 yaş üstündeydiler.
Amcam da siyaset ile ilgileniyordu. Babam ise, hem bu işlerden hiç hoşlanmıyordu, hem de amcam ile M. Sarol’un temsil ettiği görüşe karşıydı.
Konuşmalar sırasında konu politik güç alanlarına geldi. Babamın sürekli iğnelemeleri üzerine Mükerrem Sarol sordu:
– Beyefendi… Politika ile ilgileniyor musunuz?”
– Hayır” dedi babam, “kesinlikle uzak duruyorum.”
– Çok iyi ediyorsunuz…”
Bu cümledeki ince alay, babamdan kaçmadı. Hemen yanıtladı.
– Madem iyi bir şey, siz de bıraksanız.”
O sırada babamın elinde sigarası vardı. Günde 2 paketten fazla içerdi.
– Çok mu sigara içiyorsunuz?” diye sordu Mükerrem bey
– Maalesef evet” dedi babam…
– Kaç paket?”
– Günde 2 paketi buluyor.”
– Zararlı olduğunu biliyorsunuz beyefendi… Neden bırakmıyorsunuz?”
Daha sonraki yıllarda, koltuğun getirdiği güce aşık olan (kimileri politikacı, kimileri yönetici) kişileri gördüğümde hep bu (biraz itiraf, biraz da haddini bildirme taşıyan) konuşmayı hatırlarım. Bırakılamıyor demek ki…
.
Etiketler: güç, İhsan Özmen, koltuk, Mükerrem Sarol, politika, sigara, siyaset, yönetim
Kategori: yaşamın içinden
14 Kasım 2008
8:30 am
Üstad;
Yine ne güzel bir hayat dersi vermişsin, emeğine yüreğine sağlık. Ff’i açınca bugün yazısı var mı diye baktığım kişilerden biri de sensin. Yoğun tempona rağmen, deneyimlerini ve önerilerini bizlerle paylaşmaya devam etmene hayranım. Verdiğin örnekle ilgisi yok ama Brigitte Bardot’nun mesleğinin zirvesinde ve en verimli çağındayken köşesine çekilme kararına hep saygı duydum. Kendi kendinin karikatürü olmak istememesine de hep hayran oldum. Süperstarlığı sürdüreceğim diye gerekli gereksiz rektifiyelerle gözü açık uyumak zorunda kalmak pek de imrenilecek bir durum değil.
Sevgi ile kal…
14 Kasım 2008
9:47 pm
Teşekkürler Müge,
“Kendi destanının esiri olmak” diye adlandırıyorum bu durumu… İyi hatırlattın. Bunu gördüğüm bir yöneticiyi de yazmak gerek… 🙂
23 Kasım 2008
3:54 pm
Ugur abi tesekkurler gercekten. Her yazindan cikarilacak dersler var. Bazen sonuclari sergiliyorsun zaten, anlayana. Sag ol.