21 Mayıs 2010 Cuma

Hazım sorunu

Konu ilk defa Selim Tuncer’in bir yazısında gündeme gelmişti. Usta her zamanki gibi yoğun yazmış. Üstelik üç önemli konuyu aynı yazıya sığdırmış.

Parmak kaldırdım hemen… “Şunları teker teker yazsaydın. Hazım sorunumuz olacak şimdi.” dedim. O da, “Bu konuda bir yazı bekleriz” deyiverdi.

Biraz zaman geçti aradan. Anca elim rahatladı. Bazı bulgularımı ve tedavi önerilerimi yazayım dedim.

😛

Birileri satış ve pazarlama arasındaki farkları vurgulamaya çalışır. Mutlaka “İkisi de daha fazla satmaya çalışır. Aralarında bir fark yoktur.” diye yorumlayanlar çıkar. Sen çabaladıkça, hep aynı cümleyle karşılar. (Takılmış plak düzeyi… İleri seviye… Tedavisi yoktur. Boşa zaman harcamayın.)

Birileri “ulusal sınırların dışında marka olmak” konusunda genel kabul edilmiş prensipleri sıralar. Mutlaka birkaç istisna örnek bulunur. “Öyleyse bu ne oluyor. Dediğiniz kuralları kim koymuş.” diye saldırılır. (Bir tedavi uygulamaya gerek yok. Büyüyünce geçer.)

Birisi girişimcilere “Harekete geçmek için nehrin durmasını beklemeyin.” diye yazar. Mutlaka, “böyle düşünüp atladığı için trafikte ezilen çocuklar var” diyen çıkar. (İlgi bekliyordur. Başını okşayın. Gazını çıkarın. Geçer.)

Birisi yerli bir markadan eziyet gördüğünü, yabancı bir markadaki sorununu hallettiğini yazar. Hatta, yabancı markanın yerli temsilcisinin çektirdiği eziyeti anlatır. Yurt dışıyla yazışınca hemen halledildiğini bildirir. Mutlaka “yabancı hayranlığı” ile suçlanır. (Çevresinin etkisindedir. Bir süre çevre değişikliği iyi gelir.)

Çalışmanın erdeminden söz edersiniz. Hemen öğretmenlere giydirilir. “Çalışkanlık ve birçok erdem okulda değil ailede öğrenilir” dersiniz. Mutlaka “yerli dizilerin etkisinde kaldığınızı” söyleyenler çıkar. (“Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” virüsü… Karantinaya alın. Sakın evlendirmeyin. Ortaya çocuk salacak ve her şeyi öğretmenlerden ve başkalarından bekleyecektir. )

🙂

Çocukların olumsuzluk (negativite) dönemi aslında geçer. Bazılarınınki hiç geçmiyor. Yıllar önce bir yazar buna “sevgisiz ortamda büyüyenler” (s.o.b.) teşhisi koymuştu.

Sizin de ilginç örnekleriniz vardır mutlaka…

😀

Etiketler: ,

Kategori: yaşamın içinden

“Hazım sorunu” yazısına şu ana kadar 2 yorum yapılmış:

  1. Hazım sorunu olanlara Ömer Seyfetin’in Nâdan hikayesi uygun http://tr.wikisource.org/wiki/N%C3%A2dan

  2. Birileri benim söylediklerimi yine idrak edemedi. Hazım sorunu yazılarındaki gibi anlayıp, başka anlamlara çektiler. Uzun açıklama yazmak zorunda kaldım.

Yorum Yazın