İyimserlik… Nereye kadar…
İyimser olmak üzerine yazdığım Pazartesi yazısına Project House’un kurucu ortağı Cüneyt Devrim’den şöyle bir yorum geldi.
- Bazen konkurlarda dijitale yeni ısınan ajansların briefi aldıktan sonraki yaklaşımlarına benzettim 😉 ama maalesef onları kimse kovalamıyor…
O yazıya başlarken amacım gözü kara girişimcilerin sadece suya atlamak ile kurtulamayacaklarını anlatmaktı. Pazartesi günü, hafta başında iyimserliği anlatmayı tercih ettim. Devamını sonraya bırakmıştım.
Aslında insanın kendi sınırlarını ve girişiminin olası sonuçlarını tahmin etmeye çalışmasında fayda var. Sadece iyimser olmak yetmeyebilir. Gerçekçi de olunmalı.
😛
Okuldan iyi bir derece ile mezun olmuştum. Her ODTÜ-İşletmecilik öğrencisi gibi gözümü Harvard’da MBA yapmaya diktim. Not ortalamasına da güveniyorum. “Belki burs bile verirler” diye düşünüyorum. İyimserliğim tavan yapmış…
Şimdiki gibi internet yok ki, ayrıntıları oku ve durumu öğren. Yazıştım. Başvuru formunu istedim. Başvuru formu ile birlikte gelen ders programı kitapçığında, birkaç yıl iş tecrübesi olması gerektiği yazıyordu. İyi bir öğrenciyim ya… “İş tecrübesi” konusunu gözardı ettim.
Başvuru formunu doldurmaya başladım.
🙂
İsim, okul, vb… kısmından sonra ilginç bir soru vardı.
Şu ana kadar geldiğiniz en üst unvan nedir?
- Yönetim Kurulu Başkanı
- Yönetim Kurulu Üyesi
- Genel Müdür
- Finansman Genel Müdür Yardımcısı
- …..
seçenekler listesi böyle gidiyordu… En aşağıda
- Direktör
- Diğer…
Benim ulaştığım en üst unvanım ise öğrenci-asistan…
İyimserliğimi kaybetmedim. Diğer kısmına öğrenci-asistan yazdım.
🙂
Başka bir soruda diyordu ki…
- Şu ana kadar karşılaştığınız en önemli iki adet iş ahlakı ikilemini ve bunları nasıl çözümlediğinizi yazın.
Öğrencilikte hangi “iş ahlakı ikilemi”?… Onu yaşamak için bile, bir miktar iş tecrübesi gerekiyor…
Formu dolduramadım…
😀
İyimser olmak yetmiyor. Çalışkan olsan bile… Bazen bilgi gerekiyor. Kimi zaman okuyarak öğrenilse de, çoğunlukla tecrübe ile edinilen bilgi…
Dediğim gibi… Kaçarak kurtulamayabilirsin…
😛
Etiketler: bilgi, etkin tecrübe, Harvard Business School, ODTÜ, öğrenci, okul, tecrübe
Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden
23 Eylül 2009
7:41 am
İyimserlik diye başladık. Yorumlarda MBA üzerinde duruldu. Ben de devam yazıları ekledim.
😛
24 Eylül 2009
10:40 am
İçi boş iyimserlik’ten başladık… MBA konusunda ilerlemeye devam ettik.
24 Eylül 2009
11:17 am
Bu yazılar ile birlikte, friendfeed’deki şu yorumlar da okunmalı:
İyimserlik… Nereye kadar…
ABD’de MBA
Türkiye’de MBA
6 Ekim 2009
6:40 am
Cahit Akın, “İyimserlik? Nereye kadar…” isimli yazının friendfeed yorumlarında “iş ahlakı ikilemi” üzerine yazıp yazmadığımı sormuştu…
Yazı bu linkte…
2 Kasım 2009
12:52 pm
Aşırı iyimserlik örneklerinden biri daha…