28 Ocak 2009 Çarşamba

Krizi sevmemin 5 nedeni

Çoktandır böyle bir yazı yazmayı düşünüyordum. Ama yazılmışını buldum.

Durgunluğu (resesyon’u) sevmemin 5 nedeni diye yazmış Anna Farmery

İngilizce olduğu için kısaca tercüme edeceğim.

  1. Durgunluğun kötü haberlerini nasıl piyasa fırsatına döndürüleceği konusunda olumlu olduğunuzda, kalabalıktan ayrılıyorsunuz.
  2. İnsanların daha az parası var ve yaratıcı olmak zorundalar. Yaratıcılığı severim.
  3. Sosyal mecralar az bütçeli ve çok tutkulular için muhteşem bir araç. Ben de oradayım.
  4. İnsanlar, güvendikleri kişilerle yakınlaşırlar, güven güçlü bir değer olmaya başlar… iyi zamanlarda güvenim çoğunlukla kötüye kullanılır. Durgunlukta güvenilir yapım bir değerdir.
  5. Gerçek liderlerin, başkalarına ilham veren liderlerin, tünelin ucundaki ışığı bulabilen liderlerin zamanıdır.

Hepsine katılıyorum.

Etiketler: , , , , , ,

Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden

“Krizi sevmemin 5 nedeni” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. 4. madde hariç hepsine katılıyorum. 4. madde bence kişiye ve bağlı bulunduğu coğrafyaya/çevresindeki insan özelliklerine göre değişebilir. Örneğin bizim ülkemizde zor zamanlarda güven duygusu pek bir az olur. Çünkü kaybedecek çok az şeyi kalmıştır çoğu insanın ve bunu da kaybetmek istemez. Farklı yerlerde, farklı çevrelerde bu eldeki ”az kalmışı” son bir fırsat kapısı olarak görüp, güven duygusunda tavan yapma gibi bir durum olabilir. Ama bizim insanımız riski sevmez diye düşünüyorum hocam.

  2. Başarı zor zamanları aşanların işidir. Kriz bu açıdan doğal bir sirkülasyon sağlar. Fırtınayı geçen gemi başarılıdır. Fırtınasız havalarda herkes gemiyi yürütür.

    Ben en çok krizin “İnsanların daha az parası var ve yaratıcı olmak zorundalar. Yaratıcılığı severim.” kısmından hoşlanıyorum. Yaratıcı fikirler zor zamanlarda (Problem karşısında daha çabuk) ortaya çıkıyor.

  3. Üstadım;
    Yine pek güzel bir paylaşım. Taci’nin aksine ben bütün maddelere katılıyorum. Riskten hoşlanmayan bir millet olduğumuza da inanmam mümkün değil. Nedenlerinden birkaçını yazmaya çalışayım. Deprem kuşağında yaşayıp, derme çatma “Laz müteahhit” evlerinde otururlar, paralarını yastık altında saklarlar, “mazlumlara yardım” diye varlarını yoklarını fenerlere kaptırırlar, “bana bişey olmaz” diye diye ölüme giderler. 2 ve 3 maddeler zaten 2 yıldır zorunlu olarak kullanımımda 🙂 Teşekkürler yazdığın ve paylaştığın için.
    Sevgi ile kal…

  4. 1994 krizinde de, kötü yönetilen şirketlerin yok olduğunu gördük. 2001 krizinde de… Riski sevmeyenler kredi ile büyük yatırımlara girerler mi, fizibilite yapmadan işe başlarlar mı, felaket senaryoları düşünmezler mi?… Krizden önce her yıl 60,000 KOBİ kuruluyor, 40,000 KOBİ kapanıyordu. İşte riski sevmek.

    Keşke riski sevmeseler de “güven” daha da değerli olsa…

  5. Ben de Müge Hanım’ın peşinden giderek hepsine katılıyorum, özellikle reklam kısmına, artık bol keseden dağıtıp geri dönüşümsüz reklamlardan vazgeçsin şu göbekli patronlar lütfen.

  6. Az bütçeli ve çok tutkuluların medyası sosyal mecraları krizden sonra da görmek isteriz tabii! Karşıma şiir dostu Bayram Tunca’nın 2001 krizi sonrası yazdığı ‘Ekonomik Kriz’ adlı şiiri çıktı, dörtlükleri paylaşmadan geçemedim- dramımıza gülmeden edemedim 🙂

    http://www.siirdostu.com/siirler/1239/bayram_tunca/ekonomik_kriz.html

  7. […] Yine Anna Farmery. […]

Yorum Yazın