13 Aralık 2011 Salı

Mektup da ne?

Az önce friendfeed’de şunu gördüm.

Çok zaman olmuş (28 Eylül), ama benim gözüme yeni çarptı.

Aklıma nesil farkını vurgulayan şu karikatür geldi.

Yıllarca mektup yazdım. Hem de sayfalarca… Şimdi bile, gelecekte “ben demiştim” diyebileceğim yazıları basılı yayınlamaya çalışıyorum.

Sanırım yakında sadece mektuplar değil, yazılı / basılı nesneler azalacak. Belki de yok olacak. Yazık olacak.

🙁

Etiketler: , ,

Kategori: yaşamın içinden

“Mektup da ne?” yazısına şu ana kadar 6 yorum yapılmış:

  1. O heyecanı yaşayabilmek için şöyle bir sistem var: http://www.postcrossing.com/

    Şu anda dünyanın dört bir yanından yüzlerce kartpostalım var. Daha da güzeli insanlar mektup yazıp hayatlarının bir parçasını size aktarıyorlar. En azından bu tarz ihtiyaçlar duyan insanların yardımına yetişebilecek bir sistem. Bir akşam eve döndüğünüzde Malezya’dan bir çocuğun sizinle heyecanını paylaştığı bir kart görmek gerçekten güzel oluyor 🙂

  2. 17 yaşında lise öğrencisiyim. Yakın süreçte blog yazılarınızı okumaya başladım. Gerçekten “Mektup da ne?” neslindenim neredeyse. Çok yazık, o kadar makineleşmiş bir hayat yaşıyoruz ki… Mektup yazdım, ancak postalamak kısmet olmadı. Malum her öğrenci gibi ilköğretim, lise gibi dönemlerde yazıyoruz. Ama o mektuba pul yapıştırmak, kokularla süslemek ve en önemlisi daha önce hiçbir mektubu postalamadım, postalayamadım. Kimi zaman iç çekiyorum, neden 20. yüzyılı yaşayamadım diye.

  3. Istesekte istemesekte olacaga care yok Ugur Hocam.
    Kac yil oldu film tarihe karisali, simdide reguler dijital fotograf makineleri tarihe karisiyor ya profesyonel kullanacaksiniz veya cep telefonu.

    Bence ilerde eger basili kitap isterseniz size ozel basip gonderen yapilar olacak ki raflarda bosa bekleyen kitaptansa isteyene basilacagi icin daha faydali olabilir.

  4. Değerli hocam uğur bey,
    bazen kendi kendime düşünüyorum. internet tvyi öldür dü mü? tv sinemayı öldürdü mü? tv radyo çekişmesi ne durumda? internet kitabı öldürdü mü? ya gazeteyi? ben bunları düşünüyorum bazen. ne zaman bir olay olsa tvye koşuyorum, sabahları yine tvye bakıyorum(akıllı tvler çıktı), cafede kahvede gazeteleri okuyorum, internetten kitap alıyorum, blog yazıyorum, netten gelişmeleri takip ediyorum.. düşünüyorum da internet geldi evet ama neredeyse diğer sektörlere çok bir zararı olmadı. kabul ediyorum biraz etkisi oldu ama öldürmedi.. çünkü herbiri farklı şey. farklı ihtiyaç. hani ne derler, internet tüm sektörleri silkeledi..

    hizmetlerin çeşitli olması herkes açısından çıkar, herkes açısından kazançtır. amaç tüm insanlara ulaşmaktır bence. gelişmiş ülkelerde internet iyi olabilir ama bizde malesef hala net kullanımı sürünüyor. çoğu zaman ilçelere ve köylere giderim inanın bakkalın bile olmadı yerde ne net, ne gazete var. radyo var, tv var, uydu var orlarda.. ve bu ülkenin en batısında bir köy..

    gelişmeler olacak ama birbirlerini öldürmeyecek diye düşünüyorum.

  5. bişey eklemek istiyorum. askeriyede çoğu şey mektup üzerine işler. devlette de böyle. gerçek hayatta kullanımı azaldı ama temel işlevini başarıyla gerçekleştiriyor mektup..

  6. Daha iki gün önce sadece bu iş için üretilmiş bir yazıcı ve kartpostal ürün grubu hayal etmiştim, yazıcı mektupların ön arka yüzüne istenen deseni basacak, pc de tasarım yapabilinecek bir program olacak vesaire diye 🙂 demekki yılbası yaklaşınca insan böyle şeyler düşünüyor..
    Hiç bunların özleneceğini falan sanmayın hocam, bunlar 2000 öncesi doğan nesille beraber birdaha hiç hatırlanmayabilir.
    4 yaşında bir kardeşim var, eline kalemi 2 dakikadan fazla tutamıyor, hemen sıkılıyor, ipad ve pc başında saatlerce zaman geçiriyor, boyamayı bile ordan yapıyor.
    Benim e-reader i görünce hemen bu ne diye sormuştu, daha sonra annem ona kitapları gösterdiinde onu şöyle derken duydum, “anne bunlar güzel değil abimde çok harika bir kitap vaar” :))

Yorum Yazın