Muhan Soysal ile final sınavı
Birçok yazıya konu yaptığım müzakere konusunda eğitimi, ODTÜ’de Muhan Soysal hocamızdan almıştık. (Dersteki bazı müzakereleri yazmıştım.)
Müzakere Psikolojisi dersinin final sınavında “Search for the self” diye bir makale verdi. Ne anladığımızı yazacaktık. (Geçenlerde evde bir düzenleme yaparken, buldum.)
Sayfalarca yazı. Arada başka maklelerden alıntılar. Ayrıca sorular da var.
Muhan hoca, “3 saat sonra, odama getirin” dedi ve gitti. Bu süre boyunca, ister kütüphanede araştır, ister kafeteryada çalış… Canın ne isterse…
Soruları yanıtladım. Bu makaleye ilişkin kısma ise 15 – 20 satırlık bir öykü yazdım. Hem de türkçe…
😀
Bu arada, öğrenci asistanlığım da devam ediyordu. 2’inci sınıf öğrencilerinin aldığı Management Statistics dersinin asistanıyım.
Sınavdan 4 – 5 gün sonra, Emel Ataç hocamın odasında sınav notlarını deftere geçiriyoruz.. Bizim sınıftan diğer bir öğrenci asistan ile birlikte… (Bize ne kadar güvenildiğini düşünün. Öğrencilerin final notlarını deftere geçiriyoruz. Başımızda hocamız beklemiyor.)
Muhan hoca, odanın önünden geçerken bizi gördü. Kapıda durdu ve seslendi.
“Uğur bey, bir ODTÜ-İşletmecilik öğrencisi, son sınıfta türkçe sınav kağıdı verir mi?… Cık…cık…cık… Çok yanlış…” ve başını sallayarak gitti…
- Diğer arkadaş ile genel ortalama konusunda bir yarış içindeydik. Aramızda çok az fark var. Birimiz düşük not alırsak, diğeri geçecek.
Bizimki sağ elini yumruk yaptı. Sol elinin avuç içini “şırrak” sesiyle vurup çığlık attı. “Seni geçtim.”
Oysa ben o an biliyordum, Muhan hocamın beğendiğini… Yoksa, neden kapıda durup seslensin ki…
Sene sonu notu açıklandığında benimki AA idi. Arkadaş ise CB almıştı.
Aynı hareketi yapmadım. (Ama bu anıyı sakladım… şimdi de yazdım…)
😛
Not: Müzakere dizisinin tüm yazılarına şuradan ulaşabilirsiniz.
Etiketler: Muhan Soysal, sınav, sınıf
Kategori: yaşamın içinden
10 Nisan 2011
8:52 am
Ne güzel anlatmışsın, iyi ki paylaşmışsın Uğur’cuğum. Eline, anılarına, canına sağlık. O okulda benim sınav kağıdımı okuyamayan hocam, odasının kapısına kağıdımı asıp, yeniden yaz getir diye bırakmıştı :-))))
10 Nisan 2011
9:06 am
hocam uyumadan once her gun oykulerinizi okuyorum . Bu yasima gore masal gibi geliyor . simdi de o yazdiginiz oykuyu merak ettim ( hareketi yazmak daha etkili ve eglenceli olmus :D)
10 Nisan 2011
9:15 am
Sevgili Ugurcugum, çok degerli sınıf arkadasim. Bizi ta 30 yıl gerilere götürüdün. O güzel yıllarla ve Muhan Hocamızla buluşturdun. Çok teşekkür ediyorum.
10 Nisan 2011
11:40 am
Hocam bahsetmiştiniz Muhan hocadan, tam da sizin yapacağınız final sınavı öncesinde sohbet ederken..Eyvah eyvah, insallah rol modeliniz olmamıstır Muhan hoca dediğimi hatırlıyorum 🙂 Neydi sahi öykünüz, paylaşacak mısınız?
Saygılar,
10 Nisan 2011
11:46 am
Uğur Hocam, geldiğinizde de anlattığınız gibi Muhan Hoca gerçekten bir efsane bizim okul için. Onu tanımak çok isterdik ancak malesef yetişemedik. Bu nedenle çok buruk olsam da onu sizlerden duymak da beni bir o kadar da mutlu ediyor 🙂
10 Nisan 2011
12:29 pm
Gülden,
O öyküyü ben de hatırlamayamadım. Hangisi acaba?
Bir de Osman Ata Ataç hocamın şöyle ödevleri http://ugurozmen.com/pazarlama/digeri-gibi-dusunmek ve henüz anlatmadığım bir sınavı vardı. 3 saat süren. Sonra evde devam eden. Onu yazayım gerçekten.
😛
17 Nisan 2011
11:58 pm
Ayn Rand, kimse benim gibi düşünmüyor mu diye kendi kendime sorarken karşıma çıkan efsanevi, inanılmaz, tapınılası yazar.
14 Kasım 2015
10:07 am
Muhan hocama ilişkin yazılrımın linkleri