“Onlar yöneticilere ait”
Bir mezunlar derneğinin üyesiyim.
Okulun avlusu park yeri olarak kullanılır. Yanında da tesisler… Havuz, tenis, kafe, restoran… Şehrin içinde güzel bir vaha gibidir. Hafta sonları, sabahın erken saatlerinde oraya konuşlanıp, akşama kadar kaldığım olur.
Yine bir Cumartesi sabahı erken saatte gittim. Avluya giriş yasaktı. Bir öğrenci etkinliği varmış. Avluya doğru olan yolda 3 araba park edebiliyor. Erken gelmenin avantajını kullanmak istedim. YASAK denildi…
Dönüp arka sokağa park etmek için 10 – 15 dakika araba kullanılması gerekiyor. Her yer tek yönlü trafik.
🙁
Derneğin her türlü etkinliğini SMS ile haber verirler. Cuma akşamı Jazz gecesi… Salı akşamı 76 mezunlarının yemeği… vb…
- “Gerekli gereksiz her konuda üyelere SMS gönderirler, Cumartesi park yeri kapalı olduğunu bildirmezler” diye söylendim. (Şu “informatik” konusunu başka yazılarda işleyeceğim.)
😛
Öğleden sonra geçerken baktım. Üç tane araba avlu yolunda park edilmiş. “Hani buraya park yasaktı” diye sordum. “Onlar, yönetimdekilerin arabaları…” denildi. (Şu “bu çok olağan, anlamayacak ne var” tonlaması ile…)
🙁
Sorunları çözmek yerine kendi mağduriyetini giderenler, aslında sorunun bir parçasını oluştururlar. Çözüm yaratmalarını beklemek gereksizdir.
😛
Etiketler: çözüm, dernek, sorun, yönetim, Yönetim Kurulu
Kategori: yaşamın içinden
31 Ağustos 2009
12:32 am
Sayın Özmen,
Elinize sağlık, yazınız her zamanki gibi çok güzel olmuş. Bir bölümünü blogumda kullandım. Bilginize.
Hoşçakalın
2 Eylül 2009
7:34 am
Teşekkürler Çağlar,
Adımı vererek kullandığına sevindim.
🙂
4 Eylül 2009
10:25 pm
Gerçekten sıklıkla karşılaşılan durumlardan ve can sıkıcı. Bakış açınız, yazınız ise oldukça güzel…
Blogunuzu tesadüfen keşfettim, gerçekten çok faydalı ve keyifli yazılar var. Takipteyim:)
4 Eylül 2009
10:44 pm
Bir çoğumuzun gündelik hayatta yaşadığı şeyleden çok harika ders niteliğinde yazılar çıkarıyorsunuz hocam. Elinize sağlık…
Bu yazınız Goethe’nin o ünlü sözünü hatırlattı bana.
Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar.
28 Ekim 2009
7:16 am
Bu mezunlar derneği yöneticilerinin diğer bir marifetine de bu link’ten ulaşabilirsiniz.
31 Ekim 2009
11:28 am
Unvanını mesleği zannedenleri yazdım. Kendisi birey / kişi olmayı beceremeyenlerin Dernek Yöneticisi, Kulüp Başkanı, Oda Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı, vb… unvanları arkasına sığınmasını her zaman eleştirdim. Aynı dernek yöneticilerinin bir mektubunu yanıtlamıştım. Sonra onlar tekrar yazdılar…
Bu link’te…
5 Kasım 2009
8:26 pm
Uğur Hocam, Benim aklıma ise şöyle bir şey geldi. Koyduğumuz kuralları çiğnemek, “Nasıl olsa kuralı koyan benim açığı da bulmak benim işim” gibi bir mantıkla -en başta benim- hepimizin hayatında irili ufaklı yer alan kaç tümsek değil midir?
6 Kasım 2009
9:07 am
Cihan,
Söylediğin doğru ve olağan.
Zaten “basiretli yönetici” olmak bu nedenle zor. Bu nedenle, “ben yöneticiyim, her zaman park yerim hazır” yerine “ben bu sorunu çözmeliyim” diye düşünmek daha zor.
Biliyorum, zor ama imkansız değil. Yapanlar da var
🙂
7 Kasım 2009
9:19 am
Hemen her hafta sonunu geçirdiğim mezunlar derneği için üçüncü yazı…