Racon kesmek
“Bana sorun getirmeyin” yazısına Friendfeed’de yapılan yorumlardan biri… Fatmanur Erdoğan yazmış
- “aranızda halledin” de cümlenin arkasından gelen olur değil mi?…”
Aynen öyle… Bir kalıp gibi kullanılır. … “Bana sorun getirmeyin… Aranızda halledin.”
Oysa unvan arttıkça zaman çoğunlukla bölümler arası çatışmaların yönetimine harcanır.
🙁
Çocukluğumda okuduğum bir öykü kitabı vardı.
Zeyyat Selimoğlu’nun “Direğin tepesinde bir adam” adlı hikaye kitabı… Bu kitaptaki hikayelerden biri… Aklımda kaldığı kadarıyla… (Aradan neredeyse 40 yıl geçmiş. Öyküdeki isimler yanlış olabilir. Internet’te aslını aradım bulamadım… Daha sonra kitabı bulup yanlışları düzeltirim.)
😛
Teknede (açık denizde) iki kişi arasında ciddi bir tartışma konusu oluyor (ki konuyu hiç anımsamıyorum). Kavga etmek de tehlikeli. Ortaya bir çizgi çekiliyor. İkisi de birer taraftan çekecek. Kazanan, haklı…
Asılıyorlar. Her ikisi de diğerini yerinden kımıldatamıyor. Bir süre böyle devam ediyor.
Teknenin “reis’i, fırlama miço’yu çağırıyor. “Sen bilirsin, bunlardan birinin sevdiği, sevmediği, hoşlandığı ya da nefret ettiği… ne vardır?”
“Temel ustayı bilmem ama, İdris usta kaysı hoşafını çok sever”…
Biraz sonra içeriden aşçının bağırtısı duyuluyor. “Ha uşaklar… Hala yenişemediniz mi?… Kazanana fazladan bir tabak kaysı hoşafı benden…”
Biri diğerini çekip alıyor.
Miço nedenini soruyor Reis’e… “Sürtüşme devam etmemeli… Bir şekilde sonuçlanmalı” diyor Reis.
😛
Bana sorun getirmeyin… Aranızda halledin. diyen yöneticileri duyunca… Yönetim dersini taka reislerinden almalarını mı öğütleyelim…
Gitti yıllarca süren MBA çalışmaları…
😛
Etiketler: amir, ast, MBA, mükemmel eleman, usta, yönetim, Zeyyat Selimoğlu
Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden
14 Temmuz 2009
10:46 pm
bu konuya katkı yapacak bir söz de “çözüm öneriniz yoksa şikayet etmeyin”.. bu sözü benimsediğini söyleyen bi arkadaşıma çok şaşırmıştım.
15 Temmuz 2009
7:06 am
Ersan,
Bu sözü (aynı deyim ile kullanmasam da) benimserim. Çözüm önerisi sunmadan sorun getirmek doğru değil. Niyet dertleşmek ise, o başka… İş hayatı olmayan insanlar, ya evde “altın günleri”nde, ya da kahvehane köşelerinde bunu yapıyor. Bir de çocuklar var.
🙁
Ama iş hayatı içinde çözüm sunmadan önerisi sorunları dile getirmek doğru değil.
15 Temmuz 2009
1:03 pm
Konuyla alakalı olduğunu düşündüğüm ve özellikle şu an çalıştığım işyerinde sıkça duyduğum / karşı karşıya kaldığım bir tepkiyi de ben ekleyeyim…
Sorun üst yönetime eskale ediliyor ve çözüm isteniyor.. Sorundan bağımsız sürekli aynı cevap; “hasan, siz ahmet’in ekibiyle bir aranızda toplanın, sonra beraber bakalım”…
Zaten sorun orada gündeme getirilmeden önce yapılan toplantıların haddi hesabı yok… Bir şekilde çözüm üretilememiş ki sorun yukarıya taşınıyor… Ne kadar ertelersek, o kadar iyi mantığı mıdır? bilemiyorum…
19 Temmuz 2009
10:28 am
Tuncay,
Kararlar konusunda ingilizcede D ile başlayan seçeneklerden söz edilir. Defer (ağırdan al, ertele), Delay (geciktir), Delete (yok et), Dismiss (yok et), Delegate (başkasına sorunu aktar)… Bazı yöneticiler çoğunlukla bunları yapmak ister. Yapamazlarsa… Son çare… Decide (karar ver)…