21 Eylül 2011 Çarşamba

Rakamlar

Türkiye’nin en büyük kredi kartı bankasının işyeri pazarlamasını yönetiyordum. Küçük bir leasing firmasına geçtim. O sırada leasing firmasının pazar payı binde 3 civarındaydı.

Şirket Funda-mental [1], [2], [3] torpillilerle doluydu. Ana bankanın yöneticileri, kendi torpilli akrabalarıyla ilgilendiklerinin yarısı kadar şirketi düşünmüyorlardı.

😉

Torpilli ekibin performansı çok düşüktü. Ne yapıldığına baktım. Müşteri arıyor. İhtiyacını söylüyor. Bizimkiler bir fiyat veriyor. Sonra müşteri “Teşekkür ederim. Ben sizi ararım” diyor. Çoğunlukla da bir daha aramıyor.

Bir form hazırladım. Müşteri arayınca, kimin aradığı, telefon numarası, mal cinsi, toplam fiyatı, ne kadar kredi istediği, vb. bilgiler üzerine yazılacaktı.

Müşteri bizden almayacağını söyleyene kadar bu formlar masanızda duracak. Müşteriyi 2 – 3 günde bir arayıp “kararınızı verdiniz mi”, “yardımcı olacağımız bir şey var mı” diye soracaksınız. Bizimle bağlanmayan her işin, hangi rakibimize ve hangi faiz oranı ile gittiğini de öğreneceksiniz. Bu formlara yazacaksınız ve bana vereceksiniz.” dedim.

Ben de her akşam masalarda bekleyen işleri takip etmeye başladım.

Ciromuz bir ay gibi kısa bir zamanda 3 katına çıktı.

😀

Büyük başarı gibi görünüyor değil mi? Pazar payımız hâlâ %1’in altındaydı.

;-P

Etiketler: , , ,

Kategori: yaşamın içinden

“Rakamlar” yazısına şu ana kadar 3 yorum yapılmış:

  1. Hocam bu yazı bana istatistik dersindeki bir hikayeyi anımsattı rakamlar ile oynamaya dair.

    Bir matematik, bir fizik ve bir istatistik uzmanını odaya toplamışlar ve hepsine sırayla aynı soruyu sormuşlar. 2 X 2 kaç eder.

    Matematikçi 4 demiş. Fizikçi 3,999999999999999999 demiş. Sıra gelmiş İstatistikçiye. Diğer uzmanlardan müsade isteyerek soruyu soran kişiyi farklı bir odaya götürüp kapıyı kapatmış.

    Sen kaç olmasını istiyorsun bana onu söyle…

  2. bana da üniversitedeki, bilimsel standartlara uygun makale yazımını öğrendiğimiz derste, ingilizce hocamızın söylediklerini hatırlatıyor:” Makalelerinizi yazarken kullandığınız istatistiklere ve sayılara dikkat edin. İstatistiklerin yorumları sizi yanıltabilir. Örneğin makina mühendisliğine(itü) bu yıl giren kız öğrenci sayısı %25 arttı dediğinizde çok yüksek gibi görünür ama aslında geçen sene 8 iken bu sene 10 oldu.(makina bölümü 200 civarı öğrenci alır her sene).”
    Yüzdeler bir yana sayıların kendileri daha önemli.

    Bunun dışında, insanlar sırtlarını bir yere yaslı hissettiklerinde(torpil yapan akraba, baba parası, köydeki araziler…) ve öyle olmadığını hissetmediklerinde/hissettirilmediklerinde verim almak, iş çıkarmasını beklemek çok olası değil sanki.

    Onlarda ancak pazartesiye küfredip, “thank god its friday” vecizesine taparak çalışan, saata beş buçuk olsayı bekleyen insanlar kitlesine +1 oluyorlar.

  3. Bora Yalçın.

    Tam söylediğiniz oran / değer yorumlaması örneğinin benzerini yaşadım. Rakamlar dizisinin 3’üncü yazısında anlattım.
    http://ugurozmen.com/is-hayati/rakamlar-3

Yorum Yazın