Rakibi küçümsemek
Futboldan anlamam, ama spordan anlarım. 44 yıldan beri spor yapmaya çalışıyorum. Bazı spor yazılarımı okumuşsunuzdur. [1], [2], [3], [4], [5], [6] Spor olayına da genel geçer noktalardan değil, farklı bakarım. Fanatizmden hiç hazzetmem [7], [8].
😉
Bu geceki maçtan önce bazı yorumcuları dinledim. İçlerinden biri “Kazakistan futbolu hakkında bilgim yok. Zaten Dünya futboluyla ilgilenen birinin Kazakistan fotboluyla ilgilenmesi mümkün değil” gibi bir cümle söyledi. Arkasından futbolcularla yapılan röportajlar yayınlandı. Bir küçümseme, bir aşağılama…
Kazakistan Teknik Direktörü ise “Kendileri için zor maç olduğunu bildiklerini, ellerinden geleni yapacaklarını, rakip takımı oynatmamak için değil, iyi futbol oynamak için sahaya çıkacaklarını” söyledi.
Maçın başlamasına 3 – 4 saat kala, çok zor geçeceğini söyledim.
🙁
Neye benzettiğimi de söyleyeyim.
Büyük şirketlerde rakiplerini küçümsemek, kurumsal kültürün bir parçası durumuna gelir. Kendilerine yakın bir-iki firmayı izlerler. Diğerlerini yok sayarlar.
Oysa piyasaya yeni giren küçük firmalar, niş pazarlarda iş yapmaya başladıklarında diğer küçüklerden değil en büyüklerin payından tırtıklarlar.
O kendine güven, küçük rakipleri adam yerine koymama ve aşağılama gerçeğin görülmesine engel olur.
- Burada itiraf edeyim. Pazarpayı %40 küsür olan bir firmadan ayrılıp, pazarpayı binde 5’den küçük bir şirketin pazarlamasını yönetmeye gitmeseydim, özgeçmişimde yazılı yeniliklerin hiçbiri olmayabilirdi.
Kurumsal olduğunu sananlar yeniliklerle ilgilenmiyorlar, hatta küçümsüyorlar.
😉
Bugünün 3 – 4 tane dev firmasının, burnu büyüklüğü kurumsal kültür haline getirmesi nedeniyle, yakın geleceklerinin çok kötü olacağını iddia ediyorum. Bu kendini beğenmişlik hataların görülmesini engelliyor.
Sonra da gerçekle yüzleşince maçlar zor geçiyor.
😉
Önemli not: Sevgili Haluk Mesçi ağabeyimizin vurguladığı gibi, doğrusu “kurumsallaşmak” değil, “kurumlaşmak”tır. Yukarıda bilerek kurumsal kelimesi kullanılmıştır.
😛
Etiketler: kurumsallaşma, pazarlama stratejisi, rekabet, rekabet stratejisi, spor
Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden
2 Eylül 2011
10:48 pm
Bu yazıyı okuduğum an aklıma Gandhi’nin şu meşhur sözü aklıma geldi: “Önce seni görmezden gelirler, sonra alay ederler, sonra seninle savaşırlar, sonra sen kazanırsın.”
4 Eylül 2011
2:42 pm
Rakibe Büyüksemek’ te en az onun kadar önemli bir kavram oldugunu düşünüyorum, Büyüklük aynı zamanda hantallık manevra kabiliyetinin az olması anlamınada geliyor… Her zayıfın bir güçlü noktası olabildigi gibi, her güçlününde zayıf bir noktası bulunmaktadır. Küçümseme kompleksi olan büyük birini yenmek, güçlü birini yenmekten daha kolaydır.
6 Eylül 2011
12:05 am
Worldcard’ın başına gelen tam da budur.
9 Eylül 2011
6:15 am
Ozan,
Evet, “Worldcard’ın başına gelen tam da budur.”
Taksitcard’ı ilk o bankada çıkarttık. Ama öngörüden uzak yöneticiler, taksitli kartların ne kadar büyüyeceğini göremediler. Aksine, “kârlılığımızı azaltıyor” deyip – kendi deyimleriyle – “öldürmeye” karar verdiler.
1998’de en yakın takipçisinin 1.5 katından fazlaydı. Şimdi giderek gerileyen bir pazar payı var.
Rakibi küçümseyen uzun vadede mutlaka kaybeder.
26 Ekim 2011
3:21 pm
muhtesem yazılarınız ve tespit olayınız super hayatım da ornek aldığım insanlardansınız basarılarınızın devamı dileklerimle