18 Ocak 2014 Cumartesi

Sporda İlerlemek İçin

Önündeki adamı omuzuyla itti, iki insanın arasından ezilerek geçti. Yakınıma gelene kadar kimbilir daha kaç kişinin ayağına basacaktı. Sonunda geldi. Çantasını neredeyse fırlatır gibi uzatarak:

– Öff be” dedi, “şu otobüsler de…”

Yüzümde hınzır bir gülümseme vardı. Oturduğum için rahattım.

– Otobüs deyip geçme” dedim, “bu otobüslerin ülke sporuna faydaları saymakla bitmez.”

Anlamadığı yüzünden belliydi. Bir değişik bakıyordu. Yüzümdeki hınzır gülümsemeyi gördü, belki soğuk gelecek şakalarımı beklemeye başladı.

– Bu otobüslerin faydaları atletizm sporuyla başlar. Duraklardan uzakta dururlar. Kısa mesafe koşusu yaparsın. Sen yaklaşırken yavaşlayıp, tam yanına geldiğinde hızlanırlar, nefesini açarlar. Duraklardan açıkta dururlar, aradan geçen taksilere ezilmemek için en iyi vücut çalımlarını atarsın. Bunlar otobüse binmeden önce olanlar.

Binerken elini bulabildiğin bir yere atarsın, kapı kapanmadan otobüs kalkar; ölümüne barfiks yaparsın. İçeri bir adım girdikten sonra güreş başlar, seksen kişiye karşı tek başına. Üstelik bu seksen kişinin sekseni de diğerlerine karşı tek başına güreşir. Bilmediğin yerlerden elenselerin, kapmaların, çift dalmaların en iyisi gelir. Bu arada sauna sıcaklığı ile ter atarsın. Artık iyice yorulmuşsundur.

Birden boş bir yer gözüne çarpar. Bir başkası da görmüştür o yeri. Adam adama savunma yaparsın. Boş yer sana daha yakınsa bölge savunması daha iyi sonuç verir. Gayet tabii ki oturamazsın. Çünkü boş sahaya kaçan biri fırsatı değerlendirmiştir. İneceğin yere bu şekilde gelirsin. Otobüs durakta iyice durmaz. En yavaşladığı anı ayarlayıp atlarsın. Hem atlama yapmış olursun, hem de zaman ayarı (timing).  metrobus-1

İndikten sonra düşünürsün “acaba yürüyerek gelseydim bu kadar yorulur muydum?” diye.

Bunları konuşurken ineceğimiz durağa geldik. Atlama yaparak indik.

– Faydaları bu kadarla bitmez” diye devam ettim, “ben defalarca boks maçlarına da tanık oldum”

– Öyleyse sporda kalkınmak için otobüsleri çoğaltmalı” dedi.

– Galiba iyi anlamadın” dedim, çoğaltmalı değil, azaltmalı. Sen o zaman Türk sporcularının uluslararası başarılarını gör.”

Üzerine çok konuşulan Türk sporunun kalkınması çabasına çözüm bulmaktan mutlu iki vatandaş olarak yolumuza devam ettik.

🙂

Notlar:

  1. Bu yazı 1975’de yazılmıştı.
  2. Resim şuradan alıntıdır
  3. O zamandan bugüne neler değişti diye merak ediyorsanız, şu videoyu da seyredebilirsiniz.

😛

Kategori: yaşamın içinden

“Sporda İlerlemek İçin” yazısına şu ana kadar 4 yorum yapılmış:

  1. Halim SUBAŞI :
    18 Ocak 2014
    11:24 am

    Üstadım bir keresinde sizinle sohbet ederken konu futbol olmuştu ve siz söze futboldan hiç anlamam diye başlamış ve tam 1 saat bir klubün ve futbolcuların nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatmıştınız :)) hiç unutamam :))

  2. Uğur Özmen :
    18 Ocak 2014
    2:26 pm

    Selam Halim,
    Futboldan hiç anlamam. Yönetimden anlarım.

    🙂

    Kulübün hem izleyicileri eğlendirmesi, hem maçları kazanması, hem de para kazanması gerektiğinden hareketle nasıl yönetilmesi gerektiğinden bahsetmişimdir.
    😉
    Futbolcular da sahne önündekiler. İşin arkasında bir organizasyon olduğunu da hesaba katarak, vitrindekilerin nasıl yönetileeğinden filan bahsetmişimdir.

    Gerçekten futboldan hiç anlamam.

  3. Bence o günden bu yana pek bir şey değişmemiş. Bu arada,yazdığınız yazı benim doğum yılım. Kendimi çok tuhaf hissettim.
    Otobüsler çoğaldı mı? Emin değilim.

  4. En çok eski amerikan arabalı Taksim dolmuşlarını özlüyorum

Yorum Yazın