16 Ocak 2012 Pazartesi

Sürecin keyfini çıkar

İş hayatının en üst pozisyonlarında uzun zaman geçirmiş bir ağabeyimle Y nesli ile bizim aramızdaki farkları konuşuyorduk. Ona Young Guns Yeni Nesil Reklam Ajansı girişimini anlattım. ( [1] , [2] , [3] , [4][5] , [6] ve sohbetlerde anlattığım onlarca hayal kırıklığı öyküleri.) Benim açımdan son yıllarda kendimi en başarısız hissettiğim projeydi.

Bana “Yanlış adamları seçmişsiniz” dedi.İki ayrı tur yaptığımızı, 30 saat boyunca ofiste gerçek reklam konkurunun kopyasını… anlattım. “Seçim süreci yanlış demiyorum. Adam seçimi yanlış olmuş“diye ısrar etti.

Sonra da açıkladı.   “Süreci yaşamaktan keyif alanları seçmemişsiniz.

🙁

Sadece sonuç odaklı olup, süreci yaşamaktan keyif almayanlar, hep birkaç dakika süren mutlulukları yaşıyorlar. Konkuru kazanmak, ihaleyi almak, lansman yapmak… O mutluluğun hemen ertesinde de, bir başka sonuç gelene kadar mutsuzluk.

Oysa süreçten keyif almayı öğrenenler, bu hazzı çok daha uzun sürdürüyor.

Yemek yemenin, üzerine de bir kahveyi içmenin keyfi var. Hep birkaç dakikalık hazlar. Ama yemek yapmaktan da keyif alırsanız… Bardağı seçmekten, içine kahveyi koymaktan, kahve suyunun kaynamasından, suyun bardağa dökülürken verdiği o renk ve kokudan, içine süt kattığınızda değişen renginden, bardağı ağzınıza yaklaştırırken burnunuza gelen kokudan keyif alırsanız… Her seferinde daha iyi yapmak için bahaneniz de olur, hayattan aldığınız mutluluk da artar.

Sürekli hayal kırıklığına uğramaktan da kurtulursunuz. (Y neslinde sıkça görüyorum da…)

Meraklısına keyif tanımı.

😉

Etiketler: , , , , , , ,

Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden

“Sürecin keyfini çıkar” yazısına şu ana kadar 7 yorum yapılmış:

  1. hocam ben keyifle anıyorum hala…

    bence yanlış süreçte de değildi, seçilenlerde de değildi. hatta seçim süreci bence daha iyi olamazdı. seçilenler kısmına gelirsek ekibin büyük kısmı iyi yerlerde iyi işler yapıyor. (hala görüşüyoruz =) )

    bence en büyük sorun mesai saatleri konusu oldu. zaten hemen hemen bütün sürtüşmeler bu konu üstünden çıktı. bununda açık sebebi ekibin bütün üyelerinin “benim hayatımın merkezinde x yer alıyor. onun dışındaki bütün zamanım bir kısmı/tamamı youngguns’ın” tavrıydı. (bu sizin dediğiniz süreçten keyif almama sorununa paralel olsa da tam olarak aynı şey değil sanırım) kimse merkeze youngguns’ı oturtmak istemedi çünkü hepimizin son senesiydi ve youngguns’a karşı büyük bir güven sorunu vardı. maddi yönden olsun, ekip üyelerinin “diğer” mesleklerini yapmaya karar verip ekibin dağılma ihtimali olsun bir çok değişken vardı. ve hem sizin hem de bizim tarafımızdan görmezden gelindi bu ihtimaller. belki çok başındayken ufak tefek ayarlamalar yapılarak önlenebilinecek şeyler karşılıklı umursamazlık yüzünden çözümsüz sorunlara dönüştü.

    bunun da sebepleri tartışılabilir (ve eminim çok tartışırız =) ) ama üzerinden çok zaman geçtiği halde ben hala yazdıklarınızı okuyorsam veya ekipten birinin başarısına içten sevinebiliyorsam çok da büyük bir başarısızlık sayılmaz youngguns.

    umarım “çok” kızmazsınız bunları okurken. çok vakit geçti ama neye kızıp neye kızmayacağınızı kesitirebiliyorum hala =)

  2. FBurcuYavuz :
    16 Ocak 2012
    9:35 am

    Yazı yazacaksam kalemimi , birşeyler içeceksem bardağımı , işimi yaptığım masamı , yemeğimi yediğim çatal bıçağı , kitap ayracımı vs…Hepsini özenle seçerim ve onları kullanmaktan keyif almam ilk şartımdır. Demek ki bu herkese bir garip gelen özelliğimi içten içe sevmemde bir sakınca yokmuş 🙂

  3. Açıkçası, bir insanın işini -işinin gerektirdiği adım ve sorumlulukların %80’ini diyelim- severek yapması ve işinden haz alması, zaten o işteki başarısının sebeplerinden biri oluyor. Hele ki işiniz yaratıcılık gerektiren bir işse.

    Yaratıcılık gerektirmeyen, tekdüze bir işi kendi için eğlenceli hale getirebilen insanlar da var. Bu insanlar zaten o işi geliştiren, iyileştiren hatta verimlileştiren insanlar.

    Hayattan keyif almayan bir insanın işinden keyif alması tabii ki de beklenemez. İnsanların hayattan keyif almalarını engelleyen şeylerin üzerine gitmeleri gerekiyor sanırım.

  4. Sevgili Ferhat,

    Sizin keyifle anmanız güzel.

    Bence de seçim süreci doğruydu. Biz yanlış kişileri seçtik. Zaten (yukarıda dediğin gibi) “benim hayatımın merkezinde x yer alıyor. onun dışındaki bütün zamanım bir kısmı/tamamı youngguns’ın” denilmişse, EVET yanlış seçim yapmışız.

    Ancak nasıl söylersen söyle, bunca boş zaman varken firmanın işlerinin tamamlanmaması, “parayı görmeden çalışmayız” tavrı, sizlere “reklamcı olmak istiyorsanız gelin” denilmesine rağmen (yukarıda dediğin gibi) Young Guns’ı kazanmış olmanın işi yapmaktan daha çok önemsenmesi, bir türlü bir araya gelip çalışılmazken Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne hava atmaya -neredeyse- tam kadro gidilmesi, hem birini ekip başı seçip hem de ciddiye alınmaması, birkaç adım mesafede bulunan Elif’e “bize uygun müşteri var mı?” diye haftalarca sorulmaması, hatta “sosyal medya işi yapmak istemiyoruz” diye Kurul’a gelinmesi… Bunlar hep süreçlerle ilgili konular. (Daha niceleri var. 🙁 )

    İşin “çok” kızma noktasına gelirsek… Artık size değil kendime kızıyorum. İlk kurguladığım “3 – 4 gençten oluşan çok sayıda ajans” fikrinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Hiç değilse, süreci doğru anlamayan elenir giderdi. Hepsi benim hatam.

  5. Emirhan Yasdıman,

    Çok güzel noktalara değinmişsiniz. “Yaratıcılık gerektirmeyen, tekdüze bir işi kendi için eğlenceli hale getirebilen insanlar da var. Bu insanlar zaten o işi geliştiren, iyileştiren hatta verimlileştiren insanlar.” çok doğru. Başkalarına “yaratıcılık gerektirmez” ve sıkıcı gelen bireysel bankacılıkta Türkiye’nin yıllardır kullandığı (Taksitli kartlar, kartın olmadan ve o banka ile çalışmadan ATM’den para çekme, vb…) uygulamaların ABD’de daha yeni hayata geçmesi bunun kanıtı.

  6. 2.2.2012 tarihli TEDxRESET’te en çok sonuca değil sürece odaklanın denildi. “Ben demiştim” diyeceğim.  Aklın yolu bir.

  7. Biz istemesek de önümüze gelen Batı’yı geride bırakma fırsatını kaçırmamamız için (son cümledeki gibi) keyif alarak sorgulamalı ve yeni kavramları hayata geçirmeye çalışmalıyız.

Yorum Yazın