22 Haziran 2011 Çarşamba

Taş yerinde mi ağırdır?

Bozcaada‘da güneş batışına keyifle eşlik etmek istedim.

Beyaz peynir, kavun ve duble… Salataya biraz daha zeytinyağı koydurup ekmek de banacaktım. Garsona “zeytinyağı getirmesini” söyledim. O salatayı masadan alıp içeride koymayı önerdi. “Yağı masaya getir, ben istediğim kadar koyayım” dedim. “Küçük şişede değil, tenekede…” dedi. Mecburen razı geldim.

Ağzına kadar ayçiçek yağı ile dolmuş bir salata geldi masaya…

🙁

Daha önce anlamalıydım aslında. Gözleme istediğimde, “Mevsimi geçti” diyen garsonu duyar duymaz kaçmalıydım. “Unun, suyun, hamurun ve peynirin mevsimi mi varmış?” diye sormak yerine…

😉

Karadeniz seyahatine çıktım. Bir lokantada “Karadeniz Pidesi ve Kebap” vardı. Gitmişken yerinde tadına bakmayı düşündüm. Kapalı pide istedim.

Pidenin içine Urfa kebabını içine koymuşlar, üstüne de kaşar peyniri serip üstünü kapamışlar.

4 günlük yolculuk boyunca, Karadeniz pidesi yapan (“satan” demiyorum, “yapan” diyorum)  bir yer bile bulamadık.

🙁

Niye mi yazdım? Sadi Tekin friendfeed’de “meshur izmir lokmasini izmir’de yemek isterim ben misal, bozcaada’da degil. burda adaya ozgu bisiler isterim” diye yazmış.

Yöresel tatlarını koruyan mı varmış.

Demem o ki, “Fena şaşırırsın Sadi. Herşeyin en iyisi İstanbul’da… Maalesef.”

🙁

Etiketler: ,

Kategori: yaşamın içinden

“Taş yerinde mi ağırdır?” yazısına şu ana kadar 12 yorum yapılmış:

  1. Bugün benzer bir konuşmayı Özgür ile yaptık..
    “İlk lahmacunu Urfa’da yedim, yediğimde 29 yaşımdaydım” dedi. İlkin anlamadım baktım baktım, sonra hatırladım aramızda yaş farkı var. Şirket alışkanlığı ismi ile hitap etsem de “özgür abi” aslında.
    Lahmacun ben bildim bileli var ki?.. İstanbul’da yaygın olmadığı yıllar mı vardı ki?

  2. Uğur Abi,

    Kastamonu’da meşhur simit tiridi yapan yer aradım, bulamadım. En sonunda bir yer buldum, berbattı. Kayseri’de bir zamanlar şehir merkezinde mantıcı aradım, sorduğum herkes bir müddet düşündükten sonra şehrin nispeten dışında bir yer tarif edebildiler. Neymiş, Kayserililer mantıyı yıllık yiyecekleri miktarda yapar, stoklar ve evde yerlermiş; o sebeple dışarda mantı yeme alışkanlığı yokmuş. İnandırıcı gelmemişti bana.

    Taşköprü’de meşhuuur kuyu kebabı yiyelim dedik, en meşhuru budur dedikleri lokantanın eti kayış gibiydi, çiğne çiğne zor yutarsın.

    Sözün kısası, iyi yapmaları gereken tek bir şey var, onu da berbat yapıyorlar. Al birini, vur ötekine. Selamlar…

  3. Necati Arslan :
    23 Haziran 2011
    8:14 am

    Ben de Bursa da iskender yiyeyim dedim. heykelde gösterdikleri iskenderci nin yaptığının daha iyisini bizim mahalledeki de yapıyor.

    Ama istanbulda Çanakkale Peynir Helvası bulamadım.

  4. Eskişehir’de bir müşteri ziyareti ardından müşterimiz bizi Eskişehir’in en ünlü çiğbörekçisine götürmüştü. İstanbul’da birçok yerde çiğbörek denemişimdir. Eskişehir’deki kadar kötüsünü yememişimdir.

  5. Mamut Patpat :
    24 Haziran 2011
    10:46 am

    Ben bunu soyle yorumluyorum, bir yoreye ozgu yiyeceklerin sohreti, bazen lezzetten onde gidiyor. Ben Adanali’yim, Adana kebabini Adana’dan disarida iyi yapan gormedim. Ama bu cumle, “Adana kebabi muhtesem bir kebaptir, o kadar muhtesemdir ki, Adana disinda yapilamaz” anlami barindirmiyor. (Barindiriyor gibi gorunuyor, ama barindirmiyor.)

    Adana’ya gidince yiyeceginiz kebap, disarida yiyeceginiz kebaptan biraz daha iyi, servisi ve sunumu biraz daha degisik bir kebap. Eti, o bolgede yetistirilen kuzu etinden yapildigi icin biraz daha lezzetli. Ama muhtesem, taklit edilemez, disarida yapilamaz diye lanse edilince, beklenti de cok cok fazla artmis oluyor. Beklentisi bu kadar artmis bir insani Adana’ya goturup en guzel kebabi yedirseniz, cok daha muhtesem bir sey bekledigi icin, begenmeme ihtimali bir kosede duruyor.

    Istanbul’un Turkiye’nin geri kalani icin bir ihrac sahasi oldugunu unutmamak lazim, Anadolu uretip Istanbul’a ihrac ediyor. En pahaliya satabilmek icin de elindekinin en iyisini ihrac ediyor. (Mesela benzer durum karpuz icin de gecerli, her turlu karpuzun en iyisini Istanbul’da yiyebilirsiniz, Anadolu geriye kalan daha kucuk ve tane ile satilan karpuzlari tuketir. ) Ayni durum mallar kadar oldugu gibi hizmetlerin ihracinda da boyle, bunu normal karsiliyorum.

  6. Mamut,

    Adana kebabını seven ve Adana’ya yılda 3- 4 kez giden biri olarak şunu çok net biçimde söyleyeyim. Yanılıyorsun. Yazdığımın “algı farklılığı” ile ilgisi yok.

    İçine Urfa kebabı çekilmiş ve kapatılmış bir pidenin “Kapalı Karadeniz pidesi” olarak sunulmasını “beklentisi artmış insan” ile açıklayamayız.

    Bozcaada’da zeytinyağı yerine çiçek yağı boca edilmiş salatayı da “çok daha muhteşem birşey beklemek“le geçiştiremeyiz.

    Örnekler çok fazla… Gözlemesinin meşhur olduğunu söylüyor, yufka ile yapıyor. Yoğurdu bir fıçıya koyup sallamayı “yayık ayranı” sanıyor.

    🙁

    Her gittiğim yerde yöresel yemeklerin peşinde koşuyorum. (Bu çabam Türkiye ile sınırlı da değil. Ağız tadımıza uyarlanmış bazı değişiklikleri anlayabiliyorum.)

    Adana’da yediğimi İstanbul’da da yiyorum. 5 katı fiyatına, ama burada da var. Zaten etini de, baharatını da Adana’dan getirtiyor. Türkiye’de yöresel yemekleri (birden fazlasını, aynı lokantada) en son bulduğum ve keyifle yediğim yer Konya idi. Yaklaşık 10 sene önce. (Antakya’ya gitmedim. Onu deneyeceğim.)

    😉

    Özetle, yörenin yemeğini iyi yapan, İstanbul’a geliyor. Burada lokanta açıp hayatını kazanıyor. İyi olunca zaten sıyrılıyor. Yörenin kendi insanı, yöresel yemeği “bir turistik merak” yerine, turizm yatırımı olarak ele alsa, belki hem yemekler hem de biz kurtulacağız.

  7. Yemekle ilgili değil ama dünyadan başka bir örnek; Rusya’ya gittiniz, matruşka almak niyetindeyseniz Moskova ve St. Petersburg dışında hiç bir şehir de kolayca bulamazsınız. yani Ufa ya da Ekateringburg a turistik gezi amacıyla gittiyseniz matruşka alıp sevdiklerinize hediye etmek bir hayli zor.

  8. Mamut Patpat :
    24 Haziran 2011
    2:09 pm

    Yoresel yemeklerin iyilerinin Istanbul’da varoldugu konusunda hemfikiriz, bunu bir koseye koyabiliriz. (Adana’daki gibi kebap yapan ve bunu 10 tl civarinda yapan bir yer buldum, Istiklal Caddesi’ndeki Aga Camii’nin arasina girin, 50 metre kadar yuruyunce sag tarafta bir kebapci goreceksiniz, iste orasi.)

    Hizmetin ihraci konusunda da hemfikiriz.

    Geriye kalan, lezzetlerin cok abartildigi idi. Sizin verdiginiz ornekler var, ve yasiyorlar gercekten. Yine de fikrimi degistirmedim, yoresel lezzetlerin ziyadesiyle abartildigi konusunda.

  9. Gökhan Söyler :
    24 Haziran 2011
    3:16 pm

    Uğur Bey, her şeyin kötüsünü de iyisini de her yerde bulabilmek mümkün. Tavsiye üzerine gitmek lazım. İyi yapmaları gereken bir şey var diye onu iyi yapmak zorunda değil herkes. Nasıl ki İstanbul’da önümüze gelen restorana girmekten çekiniyoruz, aynı şey Anadolu için de geçerli.

    Sizin gibi her durumu ölçüp biçen bilinçli birinin bu durumu atlamış olmasına şaşırdım. Çevreniz geniş, bir bilene danışmak lazım.

    Sevgiler.

  10. Gökhan,

    Bilene danıştım. Maalesef ilk denemeden sonra…

    Tıpkı yukarıdaki yorumlarda İlker Şahin’e söylenen “Kayseri’de iyi mantıcı yoktur. Evlerinde yerler” gibi yanıtlar aldım. “Trabzon’da, Maçka’da, Artvin’de Karadeniz Pidesi yapan yoktur, Bafra veya Samsun’da bulabilirsiniz” dediler. Maçka’yı bir ucundan diğerine gezdim. Bulamadım. Bulgularım doğruluyor ki bilene sorarsan “burada yok” diyecek.

    Yorum yazanların çoğunluğunun başına gelmesi de üzücü. 🙁 Diğer yandan, bir ihtiyaç veya eksiklik varsa, buradan bir iş fikri çıkar. 😛

  11. Murat Nahçivani :
    21 Eylül 2011
    2:35 pm

    “meshur izmir lokmasini izmir’de yemek isterim ben misal, bozcaada’da degil. burda adaya ozgu bisiler isterim” Şunu sormak istiyorum, İzmir lokmasını İzmir lokması yapan nedir? Ya da Karadeniz pidesini özel kılan nedir? Yöresinde kendine özel tereyağıyla unuyla pişmesi mi? Yoksa maharetli ellerin mutfakta pişirip bize bunu sevdirmesi mi?

    Muhtemelen karadenizliler pidelerinin içini kendileri hazırlıyor fırında pişirtip evde keyfine varıyorlardır. Bu lezzet (bundan emin değilim ama bir çoğu öyle) İstanbul’a ihraç olduktan sonra yöresinde denenmek üzere araştırmaya alınıyor.

    Kayseride kayseri mantısı yiyememiş, ama Kayseri’li komşumun pişirdiği mantının hayranı olmuş hala aklımdan çıkaramamışımdır. Hakeza Arnavut komşumun böreğini de memleketinde yiyemedim. Annemin yaptığı Malatya yemeklerini Malatya’da bulmak imkansızdır. Müşterinin yöresel yemek algısını karşılayamayan lokantaların mevcudiyetinin farkına varıyoruz aslında. Bu konuda Antakya’yı ayırmak isterim, bu şehir kendini övenlerin hakkını veriyor.

    Kültür turizmi yapılan yerlerde eksiği gideren adını kalıcılaştırır.

  12. Yemek kültürü üzerine konuşamam. Ama farklı tatlar ararım. Yöresel yemekleri denerim, çoğunlukla umduğumu bulamam. İstanbul’da daha iyisi vardır

Yorum Yazın