18 Ekim 2009 Pazar

Uslup üzerine – 2

Yazılara gelen yorumlar, insanı çok memnun ediyor. Özellikle Friendfeed’e değil de, blog’a yazılmışsa…

Ne var ki, bazen uslup sorunu ile karşılaşıyorum. İyi niyetle yazılan bir yorum bile, uslup nedeniyle yanıt almayabilir.

🙁

Bir yorumda uslup sorunu  yaşadım.

Şöyle bir giriş vardı.

  • İdeolojik görüşünüzün ne olduğunu yada hangi partinin sempatizanı olduğunuzu yada bu söylediklerimle ilgili olup olmadığınızı bile bilmiyorum. Yazdıklarım belki hoşunuza gidecek belki çok kızacaksınız.

Sonra anladık ki…  Meğer aynı fikirdeymişiz…

😉

Benzeri bir tane de  YBD (yaşam boyu değer) konusunda geldi.

  • YBD hakkındaki 5 yazınızı okudum, atladığınız önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum. YBD kullanılarak karar verilecek ise o zaman bunun sayısallaştırılması gerekiyor.

Gelecek yazılarda, “atlamadığımı” anlatacağım. (Aslında bazı yazılarda “sayısal olduğunu” belirtmiştim.)

🙁

Bu cümleler nedeniyle önce uslup konusunda birşeyler söylemek isterim.

Bazı yorumlarda nedense sert bir giriş yapmak tercih ediliyor. İlkinde yukarıda yazdığım cümlelerin tamamını, ikincisinde ise altı çizili kısmı çıkardığımızda, daha anlamlı oluyor.

Şu uslup üzerine yazım var ya…

Onu bir daha okuyalım.

😀

Herkese iyi Pazar’lar… Başlayan Sonbaharın keyifli geçmesini dilerim.

😛

  • Keyif:  Bir fıkraya kahkahalarla gülmek, neşeli anları sevdiklerinle paylaşmak, Boğaz’da güzel bir güneş batışı, neşeyle “amma da çok yedik” diyebilmek, takdir etmesi anlamlı birinin “çok iyi be!” demesi, bir çocuğun büyümesini izlemek, bir dostunun telefondaki sesi, kadehlerin birbirine çarpınca çınlaması, fırlama bir veledin saçlarını okşamak, çoktandır görmediğin biriyle kucaklaşmak, aylardır gitmek istediğin bir yere varmak, başkaları şaşırırken olgun bir gülümseme, bir bebeğin çığlıkla karışık kahkahası…

😀

Etiketler: , , , ,

Kategori: yaşamın içinden

“Uslup üzerine – 2” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. Üstadım; hayatımın kalanını, yukarıda yaptığın “keyif” tanımı içerisinde yaşamak istiyor olmam, hayata karşı çok mu açgözlü biri gibi gösterir beni 🙂

  2. Uğur Abi; bu konuyu yeri geldikçe tekrar yazdığn için teşekkürler. Millet olarak en büyük sorunlarımızdan birisinin üslubumuz olduğunu düşünüyorum. Kendimizi ifade ederken aklımızı ve mantığımızı daha az kullanıyoruz. Kimi zaman egomuza kimi zaman da öfkemize yenik düşüyoruz. Halbuki aklın yolunun bir olduğunu ve düşünce farklılığını kabul etmenin bir erdem olduğunu anlasak birbirimizi daha iyi anlayacağız.

    Bu arada TDK’nın bu konuda önerdiği kelime “üslup”tur. Bilginize.

  3. Kaan PEKIŞIK :
    19 Ekim 2009
    7:16 am

    Günaydın Sayın özmen,
    Ben mesajı aldım merak etmeyin 🙂
    Aslında bence üslup insanın o anda okuduğu yada içinde bulunduğu duruma,ortama göre değişiklik gösterecek bir dürtü. Bunu en basit örneğini ikimiz sizinle yaşadık aslında. Benim ilk yorumuma sizin vermiş olduğunuz “Konunun benim politik görüşlerim ile ilgisini anlamadım. Bu gibi girişlerin, akl-ı selim’den çok öfke ile yapıldığını düşünüyorum. Yine de yanıtlayayım.” cevabındaki aklıselimden çok öfke ile yapıldığını düşünmeniz. Ancak sonrasında benim yazmış olduğum cevaba istinaden hiç bir şey olmamış gibi yazışmamız bence duruma göre üslup dememin karşılığına denk geliyor.
    Herkese güzel bir hafta diliyorum.

  4. Günaydın Hocam…Benim iş kolumun dışında olmasına rağmen içinde hayata dair tecrübeyle sabit konular olduğu için, kısa ve öz yazdığınız için her zaman keyifle okuyorum yazılarınızı ve yorumları…Bu konu ilgimi çekti ..Yazmak istedim..Özellikle yorumlarda görülen “üslupta anlaşamama” sanırım biraz da sanal alemde yazışmanın neticesi ortaya çıkıyor..Yazarken kelimelerinizi ne kadar özenle seçerseniz seçin..noktalama işaretlerine ne kadar ne kadar dikkat ederseniz edin..sesinizin tonunu ve vurguları ilave edemediğiniz zamanlarda bazen böyle karışıklıklar olabiliyor..Bunun neticesi gereksiz kırgınlıklar yaşamış ve yanlış anlaşılmış biri olarak bazen herşeyin sadece “üslup”a bağlı olmadığını söylemek istedim..Eminim siz de sadece yazışarak anlaşmaya çalışmanın sıkıntısını yaşamışsınızdır zaman zaman…( keşke örnekleri yazabilseydim..!! ama çok şahsi olduğu için gereksiz tabii..:-) ) Onun için yazılanları “çok ikilemde kaldığımızda” yüksek sesle okumak belki yardımcı olur derim ben ..:-))

    Keyifli olsun haftanız…Sonbaharınız..:-)

  5. YBD’nin sayısal olduğu konusunda aynı fikirdeyim. Dersin ilk aşaması burada…

Yorum Yazın