Yanıt Bulamadım
Bir MBA katılımcısı mesaj göndermiş.
- MBA’e gelenlere genellikle öğrenci demiyorum. Adında Usta (Master) olan bir eğitime gelenlere ancak “katılımcı” diyebilirim. Maalesef bazıları kendilerini “öğrenci” sanıyor
🙂
Hiç bir derse girmemiş. Dönemin %70’i bitmiş… Kurallar zaten “%40 gelemeyeni sınıfta bırak” diyor. Bizim değerli MBA katılımcımız ise:
Sayın Hocam,
Vergi dönemi, muhasebe, beyannameler derken çok sevdiğim derse katılamadım.
Benim için öneri sunabileceğiniz bir durum var mıdır?
Hedeflerim doğrultusunda yüksek not ile geçmeyi ve tabiki kısa vakitte bitirmeyi planlıyorum,
İlginiz için şimdiden çok teşekkür ederim,
İyi çalışmalar dilerim.
😮
Bu ülkenin gençleri “Benden başka herkese iyi eğitim verilsin” diyor.
Doktorlar işinin ehli olsun, ameliyat masasında kalmayalım. Mühendisler işinin ehli olsun, depremde köprüler, evler yıkılmasın; insanlar madenlerde göçük altında kalmasın. Yöneticiler iyi eğitim alsın, krizde çalıştığım şirket batmasın. Ama ben hızla ve emek sarfetmeden okulu bitireyim…
Lütfen bana yardım edin. “Derse gelmedim ama yüksek not ile ve kısa vakitte bitirmeyi isteyen” bu mesajı sizce nasıl yanıtlamalıyım?
😉
Not: “Öğrenciniz bu yazıyı okuyunca hayalleri yıkılır ” gibi şuradaki yorumlara benzer önermeleriniz de olabilir. “Alışacaksınız” diyene kızıyoruz ama… Ona da alıştım.
🙁
Etiketler: beleş, ders, eğitim, final sınavı, İstanbul Bilgi Üniversitesi, MBA, öğrenci, okul
Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden
2 Haziran 2016
10:06 pm
Değerli katılımcıya mesajımdır;
Daha az vergi ödemek, sizi daha az uğraştırmak için beyanname vb evraklarımı son tarihinden birkaç saat önce göndereceğim size. Dolayısıyla siz daha az sürede daha fazla para kazanmış olacaksınız. Hem böylece diğer müşterileriniz için de buna benzer fırsatlar sunabilir, daha çok iş yapma şansınız olabilir.
😉
“Müşteri İlişkileri Yönetimi” eğitimi alan ve ne diğer katılımcılar ne de dersin hocası ile yüz yüze bile gelemeyen kişiye benim lugatımda “öneri” olarak şöyle denir: Başka kapıya!.. 🙂
…
Umarım değerli sandığımız “zaman”dan daha değerli şeyler olduğunun farkındalığını kaybetmeyenlerden oluruz.
Selamlar.
3 Haziran 2016
7:03 am
Merhaba hocam,
Benim akış açım tabiata bakarak bunu kabullenmek
🙂
Nasıl yani derseniz, tabiatta her kolaylık canlıları bozar rahata alıştırır gelişimi durdurur.
Örneğin şekerli su arıya çiçek gezmeyi, düzenli et vermek kediye fare kovalamayı unutturur. Çünkü tabiat hep kolaya yönelir.
Dolayısıyla insan da benzer olduğundan hayatın kolaylıkları becerilerini kullanmamasına neden oluyor. Özetle bozulma kaçınılmaz.
Sadece tabiatları gereği öğrenmeyi gelişmeyi üretmeyi seven azınlık bir grup idealist insanla kaliteyi yakalarken diğer tembel ve verimsiz topluluğu kanunlarla, kurallarla hizada tutmalıyız diye düşünüyorum
🙂
(Linkedin yorumu)
3 Haziran 2016
9:00 am
Sayın hocam, bir akademisyen olmanız sebebiyle bu ve benzer durumlarla sıkça karşılaşıyorsunuzdur ve isyan etmekte haklısınız. Bu mesajı yazan arkadaş malesef buranın bir Üniversite yani bir eğitim kurumu olduğunu, bilim ve fikir ürettiğini unutmuş. Belki bunun tek suçlusu kendisi değil ama bizim adı eğitim olan fakat eğitimle hiç alakası olmayan sadece öğretime odaklanmış eğitim sistemimiz. Siz de bir akademisyen ve önder kişi olarak bu arkadaşın zamanında almadığı eğitimi güzel bir cevapşa ona vermeli ve onu eğitmeye çalışmalısınız. benim bu arkadaşa cevabım şöyle olurdu herhalde;
Sevgili Öğrencim;
hepimiz kendimize hedefler koyarız fakat unuttuğumuz birşey var ki o da aslında amacımızdır. Hedeflerimiz kısa sürelidir ve koyduğumuz amaca ulaşmamızda bize yardımcı olmalıdır. Dolayısı ile senin amacın eğitim görmek, bilgi sahibi olmak ve fark yaratmak ise doğru yerdesin. Zamanını bu amaca yönelik düzenlenmeli ve hedefine daha da yaklaşmalısın. Ben herzaman burada olacağım ve bilgimi paylaşmaya devam edeceğim. Yok eğer amacın yukarda saydıklarım dışında birşey ise kusura bakma ama yanlış yerdesin. Malesef sana ben yardımcı olamam. Hatta üniversitemizde sana yardımcı olacak birisi olduğunu da düşünmüyorum.
sevgiler…
Umatım bu iş görür hocam 🙂
3 Haziran 2016
9:38 am
Ben şöyle derdim doğrusu:
Değerli arkadaşım,
Derslere girip çıkarken, sınavlara not verip, ödevleri değerlendirirken, vaktin nasıl geçtiğini anlamadım ve dolayısıyla senin bu satırlarını okurken çoktan seni bu dersten bırakmıştım. Sana önerebileceğim, gelecek sene bu derse gelmeden evvel zaman yönetimi konusunda ciddi bir eğitim olabilir.
4 Haziran 2016
3:44 pm
Ortada yanıt vermeyi gerektirecek bir durum göremedim. İlla yanıt verilecekse:
–Mesaj başlangıcı–
[edit]
…
Benim için öneri sunabileceğiniz bir durum var mıdır?
…
[/edit]
Yoktur.
–Mesaj sonu–
denir ve daha fazla yüz-göz olunmaz. Syllabus’tan çakmış zaten… 🙁
4 Haziran 2016
8:08 pm
Hocam şöyle yapalım bence,
Öğrenciniz bir sonraki ay beyanname hazırlamasın, işe gitmesin hala aynı iş yerinde çalışıyorsa siz de aa ile geçirin derim ben
5 Haziran 2016
1:54 pm
Yetkinlik arttırmak yerine sadece aldığı diploma ve sertifikalar ile daha iyi bit hayat yaşayacağını zanneden çok insan var. Bu kültür meselesi. Ancak sizin burada bunu yazmanız bile önemli bir farkındalık yaratıyor hocam.
5 Haziran 2016
7:38 pm
Merhaba Hocam,
Ben başka bir açıdan bakıyorum aslında. Siz devlet üniversitesinde çalışıyor olsaydınız yine böyle bir e-mail alır mıydınız? Sanmıyorum.
Eğitimin parasız olması, yani bir alışveriş malzemesi olmaması bu tip sıkıntıları nispeten ortadan kaldıracaktır diye düşünüyorum. Tabii ki tek sebep bu değil, yeni nesil bu tarz talepleri tüketici hakkı olarak da görüyor diye düşünüyorum.
Ayrıca “ben herşeye değerim” diyen bir nesil var. Normlar bizim yakalayamayacağımız bir hızda değşiyor. Haksız yere bir talepte bulunmak, yeni nesil için etik dışı bir durum değil. Bilakis dışa dönüklük, işini bilmek, sosyal olmak şeklinde değerlendiriliyor. Eminim biz ebeveynlerin de hataları var bu konuda.
Bir konu daha var değinmeden edemeyeceğim; Ben (ismini vermeyeceğim özel bir üniversiteden) iyi bir notla mezun olmuş mütercim tercüman bir çalışanın gelen telefonu dili yetersiz olduğu için cevaplayamayıp bana uzattığını biliyorum. Üstelik okulunu öve öve bitiremiyordu. Bu nedenle (hepsi için söylemiyorum elbette) özel üniversitelerden alınan diplomalara biraz şüphe ile yaklaşır oldum. Demek ki bu tarz isteklere olumlu cevap veren eğitimciler de var.
Uzun tuttuğum için özür dilerim. Parça parça yazmak zorunda kaldımm yorum kısıtlarından dolayı. Bunca laf ettim ama hala size bu email için bir cevap önermedim. Fazla konu üstünde durmadan, kişiselleştirilmemiş ve kuralları hatırlatan kısa bir email yeterli olacaktır.
Size Kolaylıklar Hocam 🙂
Sevgiler..
(Linkedin Yorumu)
5 Haziran 2016
7:42 pm
Sorunuzda yönlendirme var değerli Hocam, cevap belli
🙂
(Linkedin Yorumu)
5 Haziran 2016
7:54 pm
Facebook yorumlarını aşağıya taşıdım:
————————————–
Erinc Asicioglu
benim içimden geçen kelimeleri bir yana koyarsak, her hafta sonuna sarkan nasıl bir maliye dönemi oldu derdim , birde hangi yüzle yüksek not istediğini sorardım.
————————————–
Bulent Mertyurek
🙂
Hocam universitelerin cantadan kalite belgesi dagitan belgelendirme sirketleri gibi yuksek lisans diplomasi dagittigi bir donemde “Parayi verdim mazeretim”de var” dersten yuksek not isteyen kardesime samimi bir tebessum gonderdim
selamlar
———————————–
Tanjan Ozbilgi
Ben de yanıtı bilemiyorum ama Lise’deki termodinamik öğretmenimiz bize şu şekilde yaklaşmıştı.
* Termodinamik sınavı: 2 saat sürüyor. Sadece 2 soru. 1’nci soru 40puan 2’nci soru 60puan
* Kitap -defter-logaritmik hesap makinası vb her şey açık. Başkasına bakan direkt 0 alır ve disiplin cezası.
* 1. soruda elde ettiğiniz neticeyi 2. sorunun içerisindeki formüle koymazsanız 2. soruyu çözemezsiniz.
* Gidiş yolunuz doğru olsa bile netice doğru değilse o soru 0 (sıfır) puan (birinciyi çözemezseniz zaten otomatik olarak 2.’yi de çözemiyorsunuz)
– Neden bu kadar acımasızsınız” demiştik. Bize cevabı;
“Yarın bir gün siz uçak motorunun hesaplamalarını yapıyor olabilirsiniz. İşi şansa bırakamayız” demişti.
—–
Ortaokulda en sevmediğimiz ders İngilizceydi. Öğretmenimiz bizi 30 saniye bile boş bırakmaz. Çok yorardı.
Bir sürü ödev verir ve hep kontrol ederdi. Notu çok kıttı. Tam Çin işkencesi gibi bir ders.
Yıllar sonra anladım ki bizim için en çok emek veren kişi o öğretmenimizmiş. Kendisini şükranla sevgiyle anıyorum her vesilede…
Demek istediğim, emeksiz başarı diye bir şeyi tanımıyorum, emeksiz başarı tesadüfidir, süreklilik arzetmez… Piyango gibi…
—
Yukarıda 2 örnek verdim. biri Ortaokul diğeri Lise seviyesi. Siz Master öğrencisinden bahsediyorsunuz. Aldığı dersin, kendisine katması gereken bilgi-beceriyi kazanmamış bir kişinin, ASLA o dersten başarılı sayılmasını kabul edemiyorum.
—
Konuyla belki uzaktan ilgili denebilir Ama temeldeki “eğiitim sorunu” ortak payda olduğu için ;
“… Türkiye’nin en iyi üniversitelerindeki hocalarla konuşuyorum. Üniversite öğrencilerinin durumu ayrı bir felaket. Hocalarda derin bir umutsuzluk var. “Öğrenci kalitesi o kadar düştü ki ders anlatamıyoruz, çünkü anlamıyorlar”, “Bırak herhangi bir bilgiyi Türkçe cümle kuramıyorlar” diye hocalar feveran ediyor. …”
http://www.diken.com.tr/zifiri-karanliga-surukleniyoruz…/
Zifiri karanlığa sürükleniyoruz, farkında mısınız?
—————————————–
Nagehan Kubilay Takcı
Nagehan Kubilay Takcı’nın gönderdiği resimde “A GOAL WITOUT A PLAN IS JUST A WISH” yazıyor.
—————————————–
Meriç Kara
Uğur abi, ben olsam şöyle bir cevap verirdim:
Vergi dönemi, muhasebe, beyannameler her sene var, gelecek sene önceliği onlara değil, derslere verirsin, çabucak bitirirsin.
—————————————-
Ufuk Eriş
Sevgili hocam,
edinmek kavramının satın almaya dönüştüğü bir ortamda. İnsanların bilgiyi de edinmek ile satın almayı karıştırması normal. Elbette doğru olanı kişinin yaptığı değil fakat bir akademik etkinliği doğru ve layıkıyla yerine getiremeyecek durumda olduğu halde böyle de olur diye üniversitelerin sundukları bir hizmeti satın almış olmanın yüzsüzlüğü cesaret veriyor olmalı.Edinmenin satın almaya dönüşmesi yalnızca öğrencinin tarafında değil eğitim kurumları tarafının da payı olan bir ortamı ortaya çıkarıyor. Böyle olunca da gerçek bir suçlu bulunabilir mi? Yanlış bir hayat doğru yaşanabilir mi?
5 Haziran 2016
8:03 pm
Değerli hocam umarım kendi yanıtınızı burada paylaşırsınız.
22 Haziran 2016
7:46 pm
Yanıt vermedim.
🙂
Israr da etmedi. Etseydi, bu yazının linkini gönderecektim.