Yeni işin hayırlı olsun
Duydum ki iş değiştirmişsin. Yükselmişsin. Hayırlı olsun.
Geç saatlere kadar kalırdın, bir işin olmasa da… Patronunun gidişine kadar oyalanırdın oralarda.
Akşamın geç saatinde gelen mesajını “Yarın ilk olarak bununla ilgileneceğim efendim.” diye yanıtlamak için saatlerce otururdun. Kendine yaptığın önemli değil, ekibini de orada tutardın. Bu eziyeti de sülü püslü anlatırdın.
Hiç katkısı olmayan saatleri çalışmak sayardın. “Dün akşam yine geç saatlere kadar…” cümlesi dilinden düşmezdi. Seni alkışlayanlar da vardı, maalesef.
🙁
Gerçekten merak ettim. Şimdi senin gibi davrananların oyunlarını kabul edecek misin?
Geç saatlerde attığın mesaja “Yarın ilk olarak bununla ilgileneceğim efendim.” diyenlere kanacak mısın?
“Dün akşam yine geç saatlere kadar…” dediklerinde “Bırak yahu… Ben de bilirim o numaraları… En kıralını yapardım…” diyebilecek misin?
🙂
Diyorum ya… Merak ederim böyle şeyleri. Başkaları zaten kanmıyordu. Sen kendini kandırmaya devam edecek misin?
😛
Hayırlı olsun yeni işin.
😀
Etiketler: dedikodu, hata payı, işe alma, patron
Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden
7 Ocak 2011
7:52 am
maalesef performanslar “yapilan is” ile degil, “iste harcanan saatlerle” degerlendirildigi surece..
tecrube “biriken bilgi” ile degil, “meslekte gecen yillarla” olculdugu surece
bunlar gayet normal seyler…
7 Ocak 2011
8:02 am
Ilginç bir post. “Duydum ki yine kovulmuşsun” diye size hitap eden yazılar hakkında ne düşünürdünüz onu merak ettim. Toplantılarda insanların fikirlerin projelerine salakça aptalca diyerek hakarete varan cümleler sarfederdin bu nedenle zamanı geldiğinde seni savunacak kimse kalmadı diye ekleme yapsalardı 🙂
7 Ocak 2011
8:43 am
Uğur Abi,
Patron ya da müdür tatilde, dışarıda toplantıda olduğunda 6’da kaçıp(!), diğer günlerde mesaiye kalanları hatırlattın, sabah sabah gülümsettin beni 🙂
7 Ocak 2011
8:56 am
Hiyerarşik düzende bir üst kadroya atlayan müdür olan müdür yardımcısının kısa öyküsü 🙂 Yeni işin hayırlı olsun Müdürüm…
Sağ ol Uğur hocam.
7 Ocak 2011
11:26 am
Eski günlerimi hatırlattınız. Yani ne yapacağımı değil ne yapmayacağımı öğrendiğim günleri, cuma sabahı keyfi süperdi teşekkürler 🙂
7 Ocak 2011
3:29 pm
Adı ve kendi önemsiz arkadaş,
Neden alındığını biliyorum. Yanıt için yarını bekle. 🙂
7 Ocak 2011
4:40 pm
Hocam, nelerden geçmişsiniz yine de çalıştığınız kurumlar bir yana Türkiye için değer yaratmaya devam etmişsiniz. Helal olsun size.
8 Ocak 2011
5:59 am
Kendi adını “önemli mi” diye gizleyen bir arkadaş,
😛
Sen ve senin gibiler için yanıtım burada…
8 Ocak 2011
2:20 pm
Aynada kendinle yüzleşebilmek.. En zoru bu değil mi? Herkesle yüzleşebilirsin, herkese yalan söyleyebilirsin de, aynada kendinle yüzleşebilir misin? Bu yazdığın adam aynada bakamıyor, üzülerek söylüyorum..
10 Ocak 2011
10:13 pm
Dilbert’s Principle: The most ineffective workers are systematically moved where they can do the least damage: to management
14 Ocak 2011
2:41 pm
Ne yazık ki ülkede uzun saatler çalışmak ve patrona çalışıyor izlemi vermek yaygın. İş hayat dengesi işden yana maalesef, üretkenlik de yüksek sayılmaz. Ancak performans gösteren, sonuçları ortada ve başarılı olan kişileri de sırf uzun saatler işteler diye aynı sınıfa koymak son derece yanlış. Sonuçta yaptığımız işler konuşuyor, herkes evdeyken ofisde kalanların saatlerine bakan yok.
14 Ocak 2011
10:55 pm
kendi ic huzurundan baska herhangi birsey (para, patron, statu, insanlik vs.) icin yasayan insanlara hep cok uzulmusumdur.
24 Ocak 2011
7:56 am
Kimisi imza yetkisini apoletteki yıldız gibi görür. Apolete düşkün olunca…
26 Ağustos 2012
6:14 am
Patrona yağ çekmek için geç saatlere kadar işyerinde kalırken, yönettiklerini de ofiste bekletmek gibi davranışların “Bencil ama Dürüst” olduğunu söyleyenlere…
16 Ocak 2016
12:48 pm
Her işini “son dakikaya bırakanlar” var ya… Size mesai yaptıranlar da o sınavlara çalışmaya geç başlayanlardır. Son dakikaya bırakmayın, sadece doğru zamanda yapın.