14 Aralık 2008 Pazar

Yenilikçilik ve fikircilik… (4)

Birkaç gündür yenilikçilik ve fikircilik üzerine yazıyorum.

İlgiyle izlediğim kadarı ile, ne yazdığım iyi okunmadan yorum yapılıyor. Muhtemelen uzun yazdığım içindir. Dolayısıyla bu sefer, (kısa olması için) yorumların üzerinden gitmeyeceğim. Doğrudan inovasyonun tanımı vererek başlayacağım:

  • piyasaya yeni bir malın veya modelin sürülmesi veya bir malın kalitesinin artırılması (müşterilerin daha önce bununla tanışmamış olmaları yeterli)
  • üretimde yeni bir tekniğin kullanılması (Sadece bilimsel olarak yeni olmayabilir, var olan bir ürünün farklı kullanılışı da bu kapsama giriyor
  • yeni pazarlara açılma (bu pazarın daha önce var olup olmamasından bağımsız olarak üretimin bir kolunun daha önce girmediği bir pazar olması yeterli)
  • yeni bir hammadde veya yarı mamul kaynağının bulunması (daha önce zaten var olmasından veya yeni yaratılmış olmasından bağımsız olarak)
  • endüstrinin reorganizasyonu (bir tekel yaratmak veya bir tekel pozisyonunu ortadan kaldırmak)

Bu Joseph Schumpeter’e ait olan tanım dünyaca kabul edilmekte. Hatta birkaç sene önce Joseph Schumpeter için yazılan bir kitapta “Yenilikçiliğin Peygamberi” denilmiş.

Peter Drucker’ın yenilikçilik üzerine makaleleri okunursa, aynı felsefeyi benimsediğini görürüz.

Bu tanımı niye yazdım. “Onu yenilik saymam, daha önce başkası icat etti; bunu saymam şurada benzeri vardı” gibi yaklaşımların, geçerli olmadığını göstermek için.

İcat ile yenilik (invention vs. innovation) aynı şeyler değil. Benim veya sizin keyfinize göre tanım da olmaz.

Yoksa hep ilk baştan başlarız. Ali top at. Veli topu tut.

Üstelik, yanlış tanımın genç girişimcilere faydası yok, zararı var.

🙂

Etiketler: , , , , , , , , ,

Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden

“Yenilikçilik ve fikircilik… (4)” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. Batman filminde cep telefonu şebekesinin temel frekanslarına girerek tüm cep telefonu kullanıcılarını geniş bir yer tespit / dinleme ağına çeviren bir yapıyı görünce teknolojide hiçbir değişiklik yapmadan hatta insanlara bilgi bile vermeden eldeki ürün ve hizmetlerin bambaşka amaçlarla kullanılabileceğini farkettim. Mesela TV’nin bir anda hiç kimsenin aklına gelmedik bir şekilde kullanılması ve elinde kumanda olan izleyicinin bu yenillikçi kullanıma anında kapılması.

    İcatlar yapılması daha zor şeylerdir. Patentler ve çok güçlü ARGE ağını çözmek uygulamak gerekir. Oysa yenilik yapmak sadece zeka ister. Bu bir iphone’u flüte çeviren yazılımın yaklaşımı kadar şaşırtıcı olabildiği gibi bir çok ülkede mayın temizliğinde eğitilmiş farelerin kullanımına kadar gider.

  2. Teşekkürler Süleyman,
    Daha önceki yazılara yapılan yorumlarda, “çip’li kartı ilk bulanlar başkası, bu nedenle Türkiye’deki hiç bir uygulama yenilik sayılmaz” gibilerden cümleler vardı.
    Baktım ki “yurt dışında bile bizi yenilikçi olarak kabul ederlerken, sizin kaybeden (loser) duygunuzun nedeni nedir” diye soramıyorum, bari tanımı vereyim dedim.
    Aynen dediğin gibi, yenilikçilikin çıkış noktası zekadır, yaratıcılıktır. Ama “Yaratıcılık Yetmez”… Üzerine başka nelerin gerektiği konusunda… Birkaç yazı daha… Sabır…

  3. Only losers spell it looser. Saka bir yana, illa ecnebice kullanmamız gerekiyorsa, duzgun kullanalım.
    Onun disinda, okudugum en iyi yaziniz bu oldu. Yenilikciligin bizde dogru algilanamamasinin nedeni sosyolojik.

  4. Teşekkürler Sezer, (yanlışı düzelttim, loser olmaktan kurtardım 🙂 ) . Yenilikçiligin bizde doğru algılanamamasının nedeni konusunda sana katılıyorum. Beni şaşırtan, kendisi bir şey yapma iddiası olanların da yanlış tanımda patinaj yapması. Yani kendisini mahkum etmesi. Bana göre hava hoş da onlara gerçekten üzülüyorum.

  5. 1- daha önce sanayide kullanılan bir ısıtma sistemini (infirared) evlere girecek şekilde küçült ve tasarla
    2- yine daha önce elektrikli ısıtıcı kullanma deneyimine sahip tüketicinin algısında farklılık üret ( güneş gibi ısıtır , daha az elektirk harcar vb.) + bunları destekleyecek reklam ve pazarlama faaliyetleri
    sonuç: bir çok kişinin kullandığı ve taklitleri çıkan bir ısıtıcı, yenilikçi bir ürün

    Hocam , doğru anlaşılmış mı?

  6. Tanımın oturması için örneklerle de desteklemek gerekiyor sanırım 🙂

    Kartlar ile ilgili birkaç örnek vermek gerekirse;

    1 – Çiplerin kredi kartlarına entegre edilmesi bir inovasyondur. Kimliklerde kullanılmasıda aynı şekilde inovasyon olacaktır.

    2 – Visa, Master, Amex gibi kart sahibi kuruluşların ürünleri olan pay pass, pay wave vb. ödeme araçlarının sticker şeklinde cep telefonlarının arkasına yapıştırılması bir inovasyondur. (üstelik Avrupa ve Amerika da büyük ses getirmiştir…)

    Biraz fazla “clone’cu” olduk sanırım. Clone diye nitelendirilen projeler bir bir yatırım almaya başladıkça kırılacaktır bu algı.

  7. Dünyada kaç ülkede, kredi kartı puanları internet’te ve POS’larda harcanabiliyor. Dünyada kaç ülkede sabit olmayan (kimi 3, kimi 5, kimi +2) taksit sayısı uygulayabiliyor. Bunlar “yenilik” değilse nedir? Türkiye’de çipli uygulamalar bir biri ardına geliştirme yapıyor. Bence Türkiye sınırları dışındaki “başkasının yaptığı”na hayran olmaktan kurtulursak, bir adım atarız.
    Aksi takdirde başına bekçi koymaya gerek yok. Zaten millet birbirini aşağıya itekler.

    Osman ve Emre’nin verdiği örnekler inovasyondur. Tanım yukarıda…

Yorum Yazın