7 Ağustos 2008 Perşembe

Bunlar kitapta yazar…

Bugün bloglarda 2 yazı okudum.

Birinde, Kariyer Yolculuğu’na yorum yazan Hüseyin Güneş Okuldan çıktığımızda hiç bir şey öğrenmemiş oluyoruz malesef” demişti.

Diğerinde, Project House tarafından yayınlanan Smart Marketing Journal’daki Rumuz: Pazarlamacı adlı yazıda, bir pazarlamacı bir çok beklentisini sıralıyor ve “Sanki yaşamı boyunca tüm kitapları okumuş gibi, “Bunlar kitapta yazmaz, iş hayatı kuralları farklıdır”, “Ben Mahmutpaşa (veya Kemeraltı) Üniversitesi’nden mezunum, senin diploman kaç yazar” diye tekrarlamayan, bir PATRON arıyorum” diyordu.

ODTÜ İşletmecilik Bölümü’nden hocamız Prof.Dr. Osman A. Ataç ise “Teori ile pratik arasındaki fark, insanın aklı ile ters orantılıdır” derdi.

Ben öğretilerden yanayım. “Bunlar kitaplarda yazmaz” diyenler genellikle zorunlu oldukları okul kitapları dışında (Red Kit, Tom Miks, Zagor, vb. hariç…) hemen hiç bir şey okumamışlardır.

Siz kendinizi onlara kaptırmayın.

Etiketler: , , ,

Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden

“Bunlar kitapta yazar…” yazısına şu ana kadar 16 yorum yapılmış:

  1. Merhaba,
    Hocam biraz değişik anlaşıldım. Özür dilerim.
    Yani demek istediğim benim gibi öğrenciler (en azından sınıfta 60 kişinin ortak düşüncesi) biz biraz daha uygulama istiyoruz.
    Her şeyin kitapta yazdığı doğru ama uygulayarak öğrenmek olanağı öğrencilere sağlanmalı.
    Hocalarımız dersi anlatıyor ve çıkıyor.
    Sonra sınavda anlatılanları yazmamızı istiyorlar.
    Biraz daha bizim hayal gücümüze bırakılsa yada biraz oturup bir kriz, bir sorun varmış gibi çözsek çok iyi olacağı kanısındayız..
    Her şey çok yüzeysel herkes ezberci ve şuan derslerden başarılı olan bende dahil tüm arkadaşlarıma konu hakkında bişiy sorsam cevap alamayacağmdan eminim..
    Unutuyoruz malesef…
    Saygılarımla

  2. Uygulama gerekli uygulama..
    ben bir özel şirkette teknik servis olarak çalışıyorum
    çekirdekten yetiştim okuldan yüzeysel eğitim alıp gelen kardeşlerimiz..
    İnanılmaz bocalıyorlar.
    Ama biz deneme yanılma yoluyla öğrendık..
    kitap gibi değil…

  3. Hüseyin bey doğru söylemiş kesınlikle—teori ve uygulama farklı bizlere okulda sadece yüzeysel ders işleiyor ve unuyoruz…

  4. @ Hüseyin,
    Öğretim üyesi ünvanım seni endişelendirmesin. Bu nedenle o yorumu yazdıysan üzülürüm. İçinden geldiği gibi yaz. 🙂
    @ Hüseyin ve Murat
    “Rumuz: PAZARLAMACI” linkini tıklayıp, ayrıntıları okuduğunuzu umuyorum. Eğer o kişi ile aynı fikirdeyseniz, şunu söylemeliyim. Yaklaşım “akademik”. 🙂
    @ Barış
    “Ama biz deneme yanılma yoluyla öğrendık.. Kitap gibi değil” demişsin. İnsanlar “deneme yanılma” yapmasın diye eğitiliyor. Teknik servis düzeyinde bakalım. Denerken yanlış teli tutup kavrulabilirsiniz; yanlış yeri kurcaladığınız için motoru bozabilirsiniz, vb…Deneme yanılmalara harcanan maliyetleri düşünelim.

  5. Hocam,
    Saygıda kusur etmiyim dedim..
    Valla hocam öğreniyoruz ama sanki çok boş..
    Bilgi var ama deneyim yok bu çok kötü..
    Aşağıdaki şey gerçektende çok üzücü:((
    ama işte tecrübesi olsa bu cümleleri kurmazdı….

    ‘Ben halkla ilişkiler alanında kariyer yapmak istiyorum, ama bu alanda hiç bir deneyimim ve bilgi birikimim yok.’

    Peki bu pozisyon için neden uygun olduğunu düşünüyorsun?

    ‘Yani, yapamayacağım bir iş değil. Eğer işi alırsam, bu alanda kendimi geliştirmeye, eğitimlere katılmaya başlayacağım. Ama işi alamayacaksam, boşuna para harcamak istemem elbette.’

  6. Tabi ki sadece okumak kitaptan öğrenmek hiçbir zaman yetmez. Ben de aynen senin gibi düşünmüştüm üniversitede işletme okuduktan sonra. Ancak kitabı ezberliyoruz ne gerek var bunlara diye isyan ederdim, hocalarıma da her seferinde söylerdim. Daha sonra çok güzel bir yüksek lisans yaptım ve orada da pazarlama bilimini bu işin en profesyonel kişilerinden öğrendim(Profesyonel dediğim gerçekten büyük şirketlerin yöneticileri).
    Ve orada şunu gördüm eğer temelin yoksa kitaplarda gördüğümüz kuramları bilmiyorsan yani işin özünü özümsememişsen istediğin kadar pratik eğitim al o işi çok da iyi yapamazsın.
    Farkında olmadan öğrendiğin şeylerin çok olduğuna emin olabilirsin.
    Ama şuna sonuna kadar katılıyorum üniversitelerimizde hiç bir pratik eğitim almıyoruz, tamam temeli iyi bilmek önemli ama iş hayatının gerçeklerine yönelik hiçbir ders almıyorsak buda bizi iş hayatına girince sudan çıkmış balığa döndürüyor.

    Kısaca kitap bilgisininde iş hayatı bilgisininde yeri ayrı ikisini harmanlayabiliyorsak işte o zaman başarılı olabiliriz.

  7. “Rumuz: PAZARLAMACı”
    Arkadaşın yaklaşımı çok ilginç aynı fikirde olduğum bölümler var…

  8. @ Serbay
    Teşekkürler. Söylemek istediklerimi genişce açıkladığın için. Az ekleme yapacağım. 4 yıl içinde ne kadar detaylı teorik bilgi alınırsa, ileride o kadar güçlü olunduğunu düşünüyorum. Uygulamaları, stajlar ile, part-time işler ile kazanmak doğrudur. Tatilleri, “Birkaç sene sonra sadece yılda 2 hafta izin yapacağım. Bari fırsatı kaçırmayayım” diye geçirenler, hüsrana uğruyor.
    Okul düzeyinde uygulamaların Lisans üstü’nde başlaması gerektiğini düşünüyorum.
    @ Hüseyin
    Rumuz: PAZARLAMACI ile aynı fikirde olmadıkların neler. Bence onları irdeleyelim.
    @ Herkes
    Yeni bir yazı düşünmemi sağladınız. Teşekkürler

  9. Önemli değil Uğur Bey, Ben de bu aşamalardan geçtiğim için rahatlıkla bunu söyleyebiliyorum.

    Kitaplar, hiçbir zaman dışarıda kazanamayacağımız bilgilerle doludur. Aynı şekilde dışarıda öğrendiklerimizi de kitaplardan öğreneyemeyiz.

    Üniversite ve aldığımız eğitim bakış açımızın genişlemesi içindir önemli olan orada öğrendiğimiz kitab-i bilgileri iş hayatımızda uygulayabilmemizdir.

  10. “Tatilleri, “Birkaç sene sonra sadece yılda 2 hafta izin yapacağım. Bari fırsatı kaçırmayayım” diye geçirenler, hüsrana uğruyor.”

    Çok güldüm bu yoruma =)
    Yaşamasını bilen her gün tatil yapabilir diye düşünüyorum.

  11. Menkul Değerler Yönetimi dersi hocamız Dr.Yavuz Tezeller’in dersini anlatmak isterim arkadaşlar,kendisi aynı zamanda SPK da yetkili ve finansal aracı yatırım şirketi olan dışarıdan gelip okulumuzda ders veren bir öğretim üyesiydi. İlk dersimizde laptop unu projeksiyona bağlayıp turkcell connect ile cevrimiçi olup bir borsa yönetim programı açmıştı sınıfa,daha sonra herkesin okul noları ile kendi accountundan birer hesap açıp 50 ytl yatırmıstı hesaplarımıza .O ders herkes 3 adet hisse senedi secti parası oranında lot ve fiyat bakımından bölümlendirerek,daha sonrasında dönem boyunca öğrendiğimiz tüm teorik bilgileri , al-sat emirlerini , zincirleme emirleri vs ,hafta ici mail ile ve dersimizin ilk 10 dk sı kendisine yazılı olarak ileterek bu sistemi devam ettirdik.Hem öğrenip hemde uygulama fırsatı bulmuştuk.Teorik final sınavı öncesi öğrencilerden en yüksek mevduata sahip olandan başlayarak çan eğrisi ile notlarımızı vermişti. Bence doğru model buydu .

  12. Yazıyı ve yorumları okuduktan sonra dün akşam yaşadıklarım geldi aklıma. Paylaşmak istedim.

    İşletme bölümünde 4. sınıf okuyan bir öğrenci olarak zaman zaman ben de okulda verilenlerin yetersiz olduğunu düşünmüş, söylemişimdir fakat ne zaman suçu biraz da kendimde aramam gerektiğinin farkına vardım o zaman işler değişti.

    Büyük bir yorgunlukla kafamı yastığa koymuş uykuya dalmış vaziyetteyken bir arkadaşım gelip “Ne yapacağımı bilmiyorum. İlerisi çok karışık. Okul bize hiçbir şey öğretmedi. Şunu mu yapsam. Bunu mu yapsam” şeklinde konuşmaya başlayınca sinirle açtım ağzımı yumdum gözümü “Sen peki bu güne kadar ne yaptın? Hangi kitapları okudun? Hangi projelere katıldın? Kalder üyesi misin? Peryön üyesi misin? Hangi topluluklara katıldın? Hangi konuyu merak edip de gittin hocam bu nedir diye sordun?” Çok sinirlenmiştim. Ben tek dersten tekrar yapmış, okulu uzatmış olmama rağmen part time işlerde çalışarak bir şeyler öğrenmeye çalışırken o sadece ders çalışıp notlarını yükseltiyordu. Başarı sıralaması yapsanız o benden daha başarılı bir öğrencidir ama şu an ben gündüz çalışıp akşam okula giderek en azından çalıştığım firmada yerimi hazırlarken o kpss kursuna gidip “okulun ona vermediğini düşündüğü şeyleri” almaya çalışıyor.

    Birbiri ardına gelen sorulara cevap vermekte zorlandı. “Bana ne katacak kalder?” diyebildi sadece. Sonra da sistemi suçlamaya tabi.

    Artık sistemi suçlamaktan da sistemi suçlayanları dinlemekten de sıkıldım açıkcası. Devir elini taşın altına koyma devri.

    🙂

  13. Rıdvan DAĞLUM :
    17 Mart 2013
    1:42 am

    Hocam dünden beri makalelerinizi okuyorum. Bir makalenizde kaynak olarak bu adrese girdim; http://www.ba.metu.edu.tr/user/adil/ODTU-isletme/MuhanHocaEfsanesi.htm
    Şimdi de bu makalenizde şu söze rastladım;
    ODTÜ İşletmecilik Bölümü’nden hocamız Prof.Dr. Osman A. Ataç ise “Teori ile pratik arasındaki fark, insanın aklı ile ters orantılıdır” derdi.
    Öteki kaynağa baktığımızda bu sözün yine aynı üniversitenin aynı bölümün hocası sayın rahmetli Mohan Soysal hocamıza ait olduğunu görüyoruz.
    Ben bu gibi sözleri çok sever ve söyleyeniyle birlikte aklımın bir köşesine yazar ve sizin yaptığınız gibi yeri geldiğinde paylaşırım. Bu açıdan şimdi hangi kaynak doğru?
    Saygılar..

  14. Ben bu sözü Osman Ata Ataç’tan duydum. Adil hoca kimden duydu, hangisi diğerine söyledi bilmiyorum.
    Muhan Soysal hoca, Osman Ataç hocamın da hocasıdır.
    Belki Osman hocam da kendi hocasından duydu; belki de ustalık döneminde kendisi buldu, Muhan hocaya söyledi, o da kullandı.
    Hangisinin sözü olduğuna dair net bir bilgim yok. Osman Ataç hocamı gördüğümde sorarım.

  15. Rıdvan DAĞLUM :
    18 Mart 2013
    4:32 am

    Peki hocam çok teşekkür ederim ilginiz için.
    Saygılar..

  16. Kitapları önemserim. “Bunlar kitaplarda yazmaz” diyenler genellikle zorunlu oldukları okul kitapları dışında (Red Kit, Tom Miks, Zagor, vb. hariç…) hemen hiç bir şey okumamışlardır. Oysa bunlar kitaplarda yazar.

Yorum Yazın